klasikten progresife ayşedeniz gökçin

ayşedeniz gökçin

aşağıdaki paylaşım 2014 yılı paylaşımı ama ben zaman zaman ilavelerde bulundum, videoları değiştirdim o zamandan beri... şimdi de 2020 ağustosu oldu... aralara tahminimce çok fazla eklemelerde bulunacağım çünkü ayşedeniz gökçin sürekli yeni çalışmalar yapıyor... valla fenalık geldi... bazı sanatçılar neden bu kadar çok iş çıkarıyorlar anlamış değilim... benim hiperaktif/hipersonik olarak tanımladığım sanatçıların en başında gelen ayşedeniz gökçini takip edip paylaşmak hem çok zor hem de hiperkeyifli:))...

yaklaşık 2 sene önce tanımıştım kendisini ve haberdar olduğum ilk gün hakkında yazma gereği duymuştum piyanist ayşedeniz gökçin'in... kabına sığmayan, yenilikçi, klasikten rocka, caza ve progresife atlayan aşırı çalışkan konser piyanistimiz ayşedeniz hakkında detaylı bilgi vermenin zorunlu olduğunu düşünüyordum sürekli çünkü gerçekten çizginin çok üzerinde bir sanatçı kendisi... kısmet bu güneymiş...

harika bir resmi web sayfası var, mutlaka inceleyin derim...

yukarıda klasikten değişik müzik türlerine atlayan yazdım ya! öyle değil aslında... yani alışık olduğumuz şekilde klasik müziği bırakıp, cazcı olan piyanistler gibi değil... progresif, grunge, pop, tekno gibi türleri klasik piyanoya aranje eden ve bu zor işin de çok başarılı bir şekilde üstesinden gelen bir piyanist ayşedeniz gökçin... bir piyano virtüözü olmasının yanında, benim ilgimi çeken başlıca yeteneği de bu keşfedici yönü oluyor ayşedeniz gökçin'in... benim açımdan çok önemli bir diğer nokta ise performans sanatçısı olması... yani sahnelerin müzisyeni...

ayşedeniz gökçin

progresive rock ve klasik müzik gibi iki büyük aşkını bir araya getiren ayşedeniz gökçin; 5.5 yaşında piyano dersi almaya başlamış... üniversiteyi eastman school of music de tamamlamış, master için ise londradaki royal academy of music'e devam etmiş... şu anda master öğrenimini tamamlamış durumda ve çalışmalarını hızla sürdürüyor... maud hornsby ve john celentano excellence in chamber gibi çok önemli ödüllerin de sahibi... master yaparken de howard hanson ve clements burslarını kazanmış...

9 yaşında ilk konçerto icrasını gerçekleştirmiş, günümüze kadar da ibrahim yazıcı, fahrettin kerimov, antonio pirolli, cem mansur, ender sakpınar, ertuğ korkmaz, rengim gökmen, vladimir sirenko ve kirill karabits gibi değişik orkestra ve şefler ile sahne almış... verbier, aspen, music academy of the west gibi bir çok yaz festivaline katılmış...

kremlin sarayı, l’eglise (isviçre), duke’s hall, kings place (londra), central park, lysenko hall (kiev), ‘pepsico hall’ (texas), ‘kilbourn hall’ (new york), ‘harris hall’ (kolorado), ‘lehmann hall’ (kalifornia); bellapais antique monastry (kuzey kıbrıs) ve türkiyenin bir çok salonunda konserlere çıkmış... özellikle 38. istanbul müzik festivali kapsamında süreyya opera evinde verdiği konser oldukça dikkat çekmiş...

mevcut 3 albümü bulunmakta ve son albümü pink floyd parçalarını progresif olarak yorumladığı pink floyd lisztified: fantasia quasi sonata... ben çok beğendim yorumlarını... özellikle "hey you" mükemmel olmuş... ben haberdar olana kadar çok da ses getirmiş bu albüm...

bir zamanlar "üstün yetenekli çocuk" idi ayşedeniz... o zamanlardan belliymiş ilerleyen yıllarda hangi yöne yol alacağı... aşağıdaki medleyi zannedersem rachmaninoff, chopin, mozart, bach, liszt, debussy ve beethoven çaldığı konserlerden birinin bisinde çalmış... 12 yaşındayken üstelik... o yaştaki konser repertuvarı böyle olduğu için, büyüyünce ne yapsın? tabii ki farklı denemeler yapacak...

chattanooga choo choo ch'boogie medley



2015 yılı için nirvana albümü hazırlıkları içinde... pink floyd un yanı sıra; etkilendiği diğer önemli sanatçı ve gruplar, red hot chili peppers, john williams, john lennon, aerosmith, freddie mercury, astor piazzola... tabii ben bu paylaşımımda klasik bestecilerden bahsetmiyorum... liszt en çok etkilendiği klasik bestecilerden biri olmalı ki, pink floyd parçalarını "liszt tarzında" klasik piyanoya uyarlamış ve lisztifiye etmiş durumda...

çok önemli bir piyanist ayşedeniz gökçin ve özellikle pink floyd classical consept albüm ile sesini çok iyi duyurdu ve çok yankı uyandırdı bu albümü... pink floyd hayranı olunca ve üstelik ayşe deniz gökçinin tarzına da hayran olunca; pink floyd düzenlemelerinin ve farklı ortamlardaki farklı canlı yorumlarının hepsine bayıldım... kendisinden çok fazla renk ve tat katıyor düzenlemelerine... özellikle hey you harika... wish you were here da öyle... aslında hepsi çok iyi ama ben kendimce "yok artık bunu nasıl düzenleyip, yorumlamış klasik piyano ile!" şeklinde hayret ettiğim shine on you crazzy diamond ı paylaşmak istiyorum burada çünkü piyano ile hiç bağdaştıramadığım (benim cehaletim olabilir) bu şaheser, ayşedenizce yorumlandığında da muhteşem olmuş... helal olsun yani ne diyeyim...

shine on you crazy diamond



resmen bayıldığım ve durmadan dinlediğim ne varsa düzenleyip, yorumlamış ayşedeniz gökçin... astor piazzola eserlerini uyarladığı piazzola pop album de çok iyi bir çalışma olmuş... ben yine hastası olduğum libertango diyorum...

libertango live - buenos aires



ayşedeniz gökçin piyanoda değişik sesler ve tonlar yaratma konusunda da oldukça iyi... eliyle tellere dokunuyor, tamam, bunu biliyorduk da; kırık bir plak var mesela!... başka tuhaf şeyler de göze çarpıyor canlı performanslarında... ellerini çok iyi kullanıyor değişik seslere ulaşmak için ve özellikle sol eli bence çok iyi... michael jacksonun pop klasiği billie jean i de yorumlamış... burada paylaşmıştım ama sonradan kaldırdım bazı paylaşımları çünkü ayşedeniz gökçin hiç yerinde durmuyor ve sürekli üretiyor... tüm videolarına aşağıdaki youtube sayfasından ulaşabilirsiniz...

youtube/ADpianist

bu kadar üst seviye bir piyanist doğaçlama yapmaz mı?... tabii ki alasını yapar... aşağıdaki video amcası ressam beygü gökçin in sergi açılışından... beygü gökçin aynı zamanda müzik çalışmaları da yapıyor ve vokal yanında ağız armonikası çalıyor... beygü gökçin de çok ilgimi çekti benim, resim çalışmaları oldukça dikkat çekici ve mızıkayı da oldukça iyi çalmış ve benim için en önemli olan nokta da şu; kendi kendini geliştirmiş her iki konuda da... ben aşağıdaki "e hadi birlikte de bir şeyler çalalım amca" tarzındaki doğaçlamaya hayran kaldım, bayıldım... muhteşem bir şey olmuş... zaten bu sayfada bir çok defalar üstüne basa basa belirttiğim gibi; bence müzik budur... siyah beyaz çekim de müziğe gerçekten çok uymuş... içine atanların müziği... bu paylaşımdaki videoları zaman zaman güncelliyorum, bir türlü kıyamadığım videolardan biri oldu...

Crying Out Soft (Harmonica & Piano Improv)



resmi sayfasından da takip edebileceğiniz bir çok konudan bahsetmiyorum; gidip, inceleyin derim... hayatının tamamı başarılarla dolu... en başta söylenmesi gereken belki de şu; çok önemli bir ismin, yani rosalyn tureck gibi bir sebastian bach uzmanının son öğrencilerinden... çok önemli orkestra ve şeflerle çalışmış 9 yaşından itibaren ve konserler yanında festivaller de hızla devam ediyor... canlı izleme fırsatım olmadı henüz ama mutlaka canlı izlenmesi gereken bir piyanist...

ekleme/ağustos 2020

muhteşem bir dünya piyanisti ayşedeniz gökçin... konser piyanisti... kısa bir süre önce de kawai artisti oldu zaten... bana göre konser piyanisti demek kesinlikle yeterli değil; bir performans sanatçısı demek çok daha doğru... yukarıda canlı izleme fırsatım olmadı demişim, bu süreçte canlı da izledim kendisini... sahnede sadece eserleri seslendiren bir sanatçı değil, seyirci ile sürekli etkileşim halinde olan bir piyanist... konser vermenin ötesinde, her yönüyle gösteri yapıyor... gösterilerini kısacık bulmayan seyirci yoktur çünkü geçen zamanın farkına varmaz hiç kimse... konser sonunda selfienizi çeker ve ne çabuk bitti diye söylene söylene çıkarsınız salondan...

pure piano show at zorlu psm jazz festival 2019



çok da iyi bir besteci ayşedeniz gökçin... pure piano suite, motus ve earth prelude çalışmaları çok önemli... aslında kendisine ait eserler kesinlikle böyle bir kaç cümle ile asla geçilemeyecek eserler... pure piano suit içinde yer alan su adlı eserini, geçtiğimiz sene genç piyanistlerimizden damla ece karataş bir kaç konserde seslendirmişti... adını tıklayarak hem hakkında bilgi alabilirsiniz hem de su adlı eseri de farklı bir yorumla dinleyebilirsiniz... bu arada şunu da hatırlamışken belirteyim; ayşedeniz gökçin tüm eserlerinin yapımcılığını da kendisi yapıyor başından sonuna...

kendisine ait kompozisyonlar dışında da çok önemli albümleri var ayşedeniz gökçin'in... 7 yaşından beri chopin eserleri seslendiren bir piyanist için olmazsa olmaz bir albüm olan a chopin affair albümünde doğal olarak chopin sonat ve prelüdlerini yorumlamış... piano playlist albümünde ise kısa ve ünlü piyano eserlerini seslendirmiş... bach, chopin, rachmaninoff, beethoven, ulvi cemal erkin ve satie eserleri yanında kendisine ait kompozisyonlar yanında çanakkale ve ankara anonim eserleri mevcut... benim çok hoşuma giden bir albümdür... schumann ile ortak bestesi bile bulunmaktadır:)... bu paylaşımda daha detaylı bahsettiğim pink floyd classical ve kurt cobain'e ithaf ettiği nirvana project albümleri dışında bir de beethoven senses albümü bulunan ayşedeniz gökçin'in sanki başka albümleri de vardı ama sayfasında sadece bunlar var şu anda... yani kendisinin unuttuğu albüm yoktur herhalde:)... mesela ben piazzola albümü hatırlıyorum... ünlü rock parçalarını düzenlediği bir diğer albümünü de biliyorum dinliyorum yahu valla var:))... ama resmi sayfasında bulamadım... eskiden sanatçıların haberi bile olmadan korsan albüm basardı durmadan unkapanı:))... burada onu bile yaşadım:))... biraz eskice olan ve artık olmayan bir rock grubumuzun bir kasetinin fotosunu çekip gönderdim, haberleri yoktu kasetten:)))... toplamış birileri kel alaka parçalarını, kaset çıkarmış:))... neyse...

ayşedeniz gökçin
düzenlemeci demek yeterli mi bilmiyorum... düzenlemenin çok ötesinde bence yaptığı çalışmalar... pink floyd resmi sayfasında kendisi için övgü dolu sözler yayınlandıktan sonra ciddi anlamda dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı... bu yönden ben ayşedeniz gökçin ile eren başbuğu çok benzetiyorum birbirlerine... eren başbuğ da dream theater ve jethro tull düzenlemeleri ile çok dikkat çekmişti... pink floyd tarafından yapılan açıklamada; eserlerinin binlerce defa düzenlendiği ancak genç türk piyanist ayşedeniz gökçin tarafından lisztifiye edilerek yapılan üç piyano düzenlemesinin çok dikkat çekici olduğu ve klasik müziğin hayal dünyasını geliştirdiği vurgulanmıştı...

klasik müziğe gerçekten çok farklı bir boyut kazandırdı... liszt'in yaptığını, en az onun kadar iyi yaptı!... tereciye tere sattı diyebilirim... gerçekten binlerce pink floyd düzenlemesi, cover denen şeyi var ortalıkta ama kalkıp shine on parçasını liszt kadar iyi bir şekilde lisztfied edersen tabii ki roger waters da "ne oluyor yahu" der ve ilgilenir... eren başbuğ'u da yukarıda özellikle ekledim çünkü her ikisi de o kadar iyi iş çıkardılar ki; birinci ağızdan beğeniyi de kazandılar... kolay değil; pink floyd ve dream theater'dan bahsediyoruz... aslında bu iş aynı zaman olağanüstü bir girişimcilik zekasıdır!

pink floyd live on classical piano



pink floyd'dan sonra da nirvana project ile bu dünya devine de el attı ve o projede de çok büyük bir başarı gösterdi... çok önemli projeleri ve konsept konserleri var ayşedeniz gökçin'in... örneğin a chopin affair with live street art projesinde; biri sokak sanatçısı olan iki ressam konser esnasında resim yapmışlardır... ingiltere dışında bu performans sergilendi mi? bilmiyorum... arjantinde de pink floyd classical consept gösterisi sergilendi ilk kez galiba... tam olarak aynı konseptmi bilmiyorum ama ben yukarıda bulgaristan konserinin tamamını paylaştım... zannedersem farklı... beethoven aşk mektubu ve nirvana project gibi projeleri yanında bir de cappadocia video project var ki harika bir çalışma... ben maalesef burada kısa kısa geçtiğim ama hayran kaldığım bu çalışmalara uzun uzun değinemiyorum... bildiğim kadarıyla her konudan bahsetmeye çalışıyorum ki meraklısı derinine insin artık...

cappadocia video project çok güzel bir proje bu çalışmadan kendisine ait toprak adlı eseri burada paylaşmak istedim... harika bir minimal eser toprak... earth prelude albümündeki bütün eserler çok iyi... her ne kadar pink floyd ve nirvana çalışmaları ile ve canlı konserleri ile adını duyurmuş olsa da, ben ayşedeniz gökçin'in kendisine ait eserlere hayranım aslında... çok iyi bir besteci...



ben bu eklemeyi yapana kadar, 2014 yılından beri o kadar çok çalışma ve başarı haberi geldi ki! gerçekten yaz yaz bitmiyor, sürkli yeni bir eksiklik geliyor aklıma ve dönüp ekliyorum... hafiften karman çorman bir yazı oldu ister istemez... mesela zannedersem 2016 yılında andante donizetti ödülleri kapsamında yılın piyanisti seçilmişti... bu somut ve adı üzerinde ödüllü bir başarı... ödüllerin çok ötesinde başarıları da çok fazla... sadece seçkin müzisyenlere ev sahipliği yapan önemli mekanlarda ve salonlarda konserler vermiş olması gibi... mesela new york le poisson rouge gibi... bbc müzik tarafından yükselen yıldız olarak seçildi geçen sene... beethoven sense albümlerinden hemen sonra çıkardığı, çökertme düzenlemesi yanında kendisine ait eserlerden oluşan earth prelude albümü; ülkemizde klasik müzik albümleri içinde birinci sırada yer aldı... dünyada da hemen her ülkede listenin ilk 5 i içinde geçti... hatta amerikada en iyi satan klasik albüm oldu...

dünya piyanisti dedim yukarıda, saymayayım artık nerelerde konserler verdiğini... her ülkede konsr verdi... daha doğrusu performans sergiledi... her ülkenin en önemli yayın organından da büyük övgüler aldı... bbc, le figaro vs vs vs... en basit hali ile yazdım işte:)... ingilterede olağanüstü yetenek olarak kabul edilmektedir... ben bu blogta sürekli olağanüstü, çizgi üstü, harika, muhteşem vs diyormuşum... bakın bir tek ben değilim, koskoca ingiltere de diyor...

eserleri, albümleri, projeleri, özgün konserleri ve seyirci ile olan diyaloğu ile çok özel bir isim... çok erken yola çıktığı için, çok ciddi bir yol aldı ama çok da genç bir sanatçı... yani işimiz iş:)... 5 sene sonrasını düşünemiyorum:)... 25 albüm, 33 proje, yılda 295 konser vb den bahsedeceğiz tahminimce ve prog, caz vs derken, belki de arabesk eserleri lisztfiye yada rachmanifiye ediyor olacak:))... tüm kalbimle bekliyorum gerçekten şu arabeski rach'a benzetmesini (yemin ederim ciddiyim)...

dünyanın en stabil 4 ayı olan covid mendeburu sürecinde bile başımızı döndüren online canlı projeleri ile tüm sevenlerini mutlu etmeyi başaran ayşedeniz gökçin hakkında kim bilir unuttuğum yada bilmediğim neler vardır daha... bu eklemeler devam edecek tabii kesinlikle ama şimdilik 2019 yılı ocak ayında gerçekleşen #tedxankara çıkış yolu etkinliğine katılan ayşedeniz gökçin'in bu performansını da paylaşıp, bitireyim...

Yorumlar

  1. Bu genc muzisyenlerin varligi ve ulkemden cikiyor olmalari beni cok mutlu ediyor. Cunku hayatim boyunca ulkemden ayriyim ve gogsumu kabartiyorsunuz. Sizi arkadaslarima ve komsularima tanitiyorum ve onlar da hayran kaliyorlar. Iyi ki varsiniz sizler. Ayse Deniz, harika bir insansin ve seni cok seviyorum.

    YanıtlaSil
  2. Ben hayatımda bu kadar samimi ve içten bir sanatçı görmedim. Her hali ile doğal ve pırıl pırıl. Aynen yazdığınız gibi, konsere ara vereceğiz dediğinde 15 dakikada ara mı verilir diye söylenmiştim, meğer 45 dakikayı geçmiş:) Konserleri kesinlikle en az iki buçuk üç saat olmalı, yetmiyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Popüler Yayınlar