müzik dinleme sanatı
konunun başlığını yazmam bile abartmıyorum yarım saati geçti!... "müzik nasıl dinlenir" dedim, olmadı... "müzik dinlemenin kuralları" dedim, çok saçma oldu... "müzik dinleme adabı" da olmadı... iyi müzik dinleme, müziği iyi dinleme, "iyi bir dinleyici nasıl olmalı" hoşuma gitti ama sanki arkadaşının derdini dinleyen kişiyi çağrıştırdı!... daha bir çok şey yazdım, sildim çünkü hiç biri tam anlatmak istediğimi karşılamadı... sonunda, "müzik dinleme sanatı" nda karar kıldım çünkü bence gerçekten müziği yapmak ne kadar sanatsa, o müziği hakkını vererek dinleyebilmek de neredeyse aynı oranda sanat!... bence bu müzik dinleme olayı gerçekten başlı başına bir sanat...
bu düşüncemi şöyle açayım, diyelim ki dünyanın en iyi aşçılarından birinin (eşinizle birlikte okuyorsanız, tabii ki eşiniz) elinden çıkmış sanat eseri gibi bir yemeği yiyeceksiniz! yemek en ince ayrıntısına kadar özenilerek, titizlikle yapılmış... muhteşem, harikulade bir yemek yani öyle böyle değil... ve siz o yemeğin başına geçip, geleneksel yemeğimiz pilav üstü az kuru muamelesi çekerseniz; aşçı eşinizse, bence evden çıkın hemen... durum budur özetle... yani o yemeğe hakkını verecekseniz, veremeyecekseniz eğer, hiç başına geçmeyeceksiniz... mesela eşinizin yaptığı portakallı hindinin tam ortasından dalıp, eşeleyip, parçalayıp, hindiyi cesete döndürmeyeceksiniz...
müzik dinlemek de aynen böyledir işte... ortada bir şaheser var ve müzik dinlemeyi beceremiyorsak eğer, resmen o eseri ceset yapıyoruz demektir ve müziği cesede çeviren kişi sayısı çok yüksek... bence cesede çevirmeden dinleyebilen sayısı ülkemizde olsa olsa bir kaç binle ifade edilebilir!... kötümser değilim, abartmıyorum da...
müzik dinlemeyi bilen yok mu peki? mümkün mü böyle bir şey! tabii ki var... hastalık derecesinde müzik dinleme sanatı icra eden bir sürü kişi var(dır)...en basiti, bir çok müzisyen, sanatçı, kolleksiyoncu, radyo ve tv programcısı ve bir sürü olası sade vatandaş dinleyici sayılabilir... bir de audiofiller var ki ben konu dışı tutuyorum onları çünkü iyi dinleyici olmanın ötesinde, seste mükemmeli ararlar... ben daha çok sade vatandaş dinleyicilerle ilgileniyorum... aşağıdaki linkler yardımcı olabilir bu konuda... uygunsanız, durmayın, sıkı bir odyofil olun...
stereo mecmuası
http://www.audiophile.org/
tanıdığım değil belki ama bildiğim bir çok iyi dinleyici var ama hatırlayamadıklarıma ayıp olmasın diye yazmıyorum... tam da bu noktada eski hey dergilerinden birinde gördüğüm bir fotoğrafı hatırladım, 70 li yılların sonudur büyük ihtimalle, hey dergisinde "erol pekcan ın boyundan büyük plak kolleksiyonu var" şeklinde bir haber ve kısa bir röportaj vardı, ummuyordum ama internette aradım buldum o fotoğrafı... erol pekcan ın 2500 plağının olduğu belirtiliyor... bu rakam bugün bu yazıyı okuyanlara çok komik gelebilir ama o yıllar için bu rakam çok yüksek... erol pekcan bildiğim iyi müzisyenlerden ve dinleyicilerden biridir... 2500 plak bugün basit bir mp3 çalara sığar ama işte o mp3 çalar ve içindeki mp3 lerin hiç bir değeri yoktur! erol pekcan ın 2500 plağı ise paha biçilmezdir çünkü özellikle o devirlerde o kadar plağa sahip olabilmek çok ama çok zor idi... o zamanları bilmeyenler için örnek vereyim hemen, plakçınızda 1 adet plak olurdu (tabii aradığınız plak plakçınızda varsa!) herkes gidip o plağı kasete çektirirdi... istediğiniz plağı yurt dışından getirtebilirdiniz... erol pekcan da öyle yapmış zaten... müzik dinlemek budur işte...
fotoğrafı dip sahaf plak deposu nun sayfasında buldum... bu arada büyük ihtimalle tam da konu ile alakalı olabilecek bir sayfa keşfetmiş oldum:)...
peki müzik dinleme sanatı nasıl icra edilir? bir başka deyişle, iyi bir müzik dinleyicisi nasıl olunur? ben sadece kendi bakış açımı yazabilirim buraya, bu konuda akademik çalışmalar bile var, o kadarını bilemem... benim üzerinde durduğum konu, teknik bir konu da değil yani ses sistemi ayarı nasıl yapılır gibi de değil...
mesela, şu dinlenen müzik türü ile başlayalım çünkü "benim görüşüme göre" en önemli konu bu... bu konuda ben kesinlikle sınırları olan biri değilim... işin özü şudur: hangi tür müziği dinlersen dinle ama iyi dinleyici ol... hiç bir sınır konamaz buna zaten... bakmayın çevresine tepeden bakanlar için iyi bir dinleyici 2-3 türün dışına çıkamaz... yok öyle bir şey...
benim müzik türü konusunda üzerinde durduğum tek konu, "diskolarda kulüplerde dans edilsin diye yapılmış olan müzik türlerinin dinlenmesi!" ... sağda solda çok fazla tanık oluyorum bu duruma! ve bu konuda çok netim, insanlar diskoda dans etsinler diye yapılmış olan o malum müzikleri dinleyen kişinin bırakın iyi dinleyici olması, kötü dinleyici olması bile mümkün değildir... tahmin yürütmek çok zor ama bana sanki ülkemiz gençliğinin çok büyük bölümü sadece bu sebepten dolayı sınıfta kalmış gibi geliyor... eskiden öyle değildi!... eskiden dediğim, 20-30 sene önce ve öncesi... ne zaman bu elektronik müzik denen şey rayından çıktı, müzik dinleyicisinin kalitesi de dibe vurdu... bu elektronik müzik konusu çok tehlikeli çünkü çok geniş bir kavram... elektronik müzik bir derya ve sadece dans edilsin diye yapılan kısmı çok çok küçük! buna rağmen nasıl olup da dünyadaki bütün türler içinde gidip de o kısmı bulup dinleyen milyonlarca insan var bu ülkede gerçekten inanamıyorum...
özetle: dinlenilen müzik türü hiç önemli değildir! önemli olan tek şey dinlenilen müziğin kalitesidir!... insanlar saatlerce dans etsinler diye dj ler tarafından üretilen yada mixlenen müziği dinleyebilenleri inisiyatifimi kullanarak bir kalemde silip atıyorum çünkü öyle bir kültür bence yok...
tür konusunu hallettik zannedersem ama şimdi en önemli konulardan birine geldi sıra: kalite!...
kalite, hatalı bir şekilde zannedildiği gibi, değişken bir konu değildir!... kalite her alanda olduğu gibi, müzik açısından da ölçülebilen, sınıflanabilen bir konudur ve "ihtiyacımı karşılıyorsa, kalitelidir" gibi çok söylenen ifade tamamen yanlıştır... bir şey eğer ihtiyacınızı karşılayacak kadarsa; ya ihtiyacınız azdır yada o şey en fazla en düşük beklentinizi karşılıyordur...
kalite çok derin bir konu ama örnekler vermeye çalışayım... mesela orhan gencebay ın hatasız kul olmaz parçasını dinliyorsunuz... bu parçayı orhan gencebay çok kalabalık bir kadro ile birlikte seslendirmiştir ve orijinali çok kalitelidir... hatasız kul olmaz parçasının o kadar çok versiyonu var ki! kalkıp da sadece tek bir klavye (org olarak genellenen, düğünlerde çalınan alet) eşliğinde söylenen versiyonunu dinliyorsanız, zevkler tartışılamamakla birlikte, kalite anlayışınız tartışılabilir ama orhan gencebaydan dinliyorsanız kaliteli müzik dinliyorsunuz diyebilirim...
dom dom kurşunu adlı eseri aşık mahzuni, ibrahim tatlıses yada edip akbayram gibi isimlerden dinlemek ile, eline mikrofon tutuşturulmuş küçük bilmem kimin cırtlak sesinden dinlemek arasında da çok fark olması gerektiği de açık...
türk pop müziği dinliyorsanız; sadece piyasaya yönelik yapılmış olan, anlamsız sözlere sahip, arap müziği altına uyduruk flamenko serpiştirilmiş, özellikle yaz aylarında dillere dolanan; çoğu zaman tek bir albüm çıkarabilmiş, eski manken, yeni dizi yıldızı şarkıcılara ait parçalar dinliyorsanız durum farklı, ama yıllardır piyasadan düşmemiş, bir çok albümü çıkmış, bir çok iyi müzisyenle birlikte çalışan, sağlam kadrosu olan, canlı söyleyebilen, konser verebilen bir pop müzik sanatçısını dinliyorsanız durum doğal olarak çok daha farklı...
opera, klasik, blues, rock, caz ve her birinin türevleri için de belli kalite sınırları tabii var ama bu türler için örnekler vermek çok güç... biraz elitist ve dar görüşlü bir yaklaşım sergileyerek, rahatlıkla şu cümleyi kuracağım: "bu türler zaten herkesin çıkıp da yapabileceği türler değil, değişmekle birlikte genel olarak kalitelidirler"... bu cümleye kızılabilir tabii ama 2 nokta var; birincisi, burası benim bloğum:)))... ikincisi ve asıl önemli olanı, bir eski manken mesela yada herhangi biri birden bire çıkıp da "dur ben şarkıcı olayım, bu yaz caz albümü çıkarayım yada bu sene devlet opera bale de gösterilere çıkayım diyemez ama yazlık pop albümü çıkarabilir:)))... var mı itirazı olan? yoktur... zaten olamaz da...
kalite işini umarım anlatabilmişimdir... herhangi bir müzik türünde eğer sanatçılar ciddi bir emek harcayarak bir ürün ortaya çıkarmışlarsa, o ürün tartışmasız kalitelidir...
diyelim ki buraya kadar tamam... herhangi bir müzik türünün kaliteli örneklerini severek dinliyoruz... peki yeterli mi? bence değil... bu aşamadan sonrası işin biraz daha detay kısmı ama asıl anlatmak istediği noktalar da bundan sonraki konular...
iyi bir müzik dinleyicisi bence müzik dinlemeyi apayrı bir olay olarak yapan kişidir... ne demek bu? şu demek; o anda sadece müzik dinlenmelidir... çok basit!... "ben 2 saat müzik dinleyeceğim" denerek, ayrı bir zamanı özel olarak yaratarak ve kendini sadece o müziğe vererek müzik dinlenmelidir... biri ile sohbet ederken kenarda çalan müziği dinlemek, barda otururken çalan müziği dinlemek, metroda 2 durak arasında ille de o kulaklığı takıp müzik dinlemek yada kitap okurken müzik dinlemek, kesinlikle müzik dinlemek değildir!... mesela kitap okurken müzik dinlenemez mi? tabii ki dinlenir ve ben mesela çok severim kitap dergi okurken yada bir iş yaparken müzik dinlemeyi ama o yapılan şey müzik dinlemek değildir! kitap okumaktır!... yemek yaparken radyoda çalan müziği dinlemek, yemek yapmaktır! aynı şekilde, sohbet ederken müzik dinlemek de sohbet etmektir...
en önemli konu: müzik dinlemek; kendini vererek, müziğe odaklanarak, müziği üretenle bütünleşerek, her notayı ayrı ayrı hissederek, sindirerek, apayrı bir ritüel şeklinde olmalıdır... hele hele aynı zamanda müzisyenseniz yada hobiniz müzikse, o anda çalan yada söyleyen kişi hangi teknikleri kullanmış, hangi akorları basıyor, başka türlü nasıl çalabilirdi vs vs vs devreye girer... zaman, mekan, konum, durum ve pozisyon hiç önemli değildir... amaç sadece bir şekilde o müziği dinlemek olduğu sürece, tuvalette amuda kalkarak bile dinlenebilir (bunu denemeyin)...
müzik mümkün olduğunca gerçek yada doğal sesi verebilen cihazlarla dinlenmelidir... mümkün olduğunca dememin sebebi, bu işin direk olarak imkanlarla ve parayla ilgili olmasındandır... sahip olunabilecek en iyi cihazla dinlenmelidir müzik... basit bir mp3 çalar olabilir bu cihaz, sorun değil... daha doğrusu bu işin sonu çok gelişmiş ve çok pahalı müzik sistemlerine kadar gider ve konumuz o değil... yukarıda linkini verdiğim stereo mecmuasına bakın bu konuda...
müzik dinleme işi sistemli olmalıdır... diyelim ki hard rock dinliyorsunuz... en azından hard rock ın en önemli örneklerini, gruplarını, kilometre taşlarını, tarihçesini, felsefesini, ruhunu, özünü vs vs vs bilerek, adım adım öğrenerek dinlenmelidir o müzik... müzik dinlenirken hangi müzik aletlerinin kullanılmış olduğu, albümlerdeki tüm parçalar, müzisyenlerin adları, kullanılan teknikler, parça isimleri, parçaların sözleri vs vs vs bilinmelidir... akla hayale gelebilecek her şey öğrenilmelidir... sonu yok... dinlediğiniz grubun basçısı günde kaç kere tuvalete gidiyor? bunu bile mümkünse bilmelisiniz...
iyi bir dinleyici, herhangi bir türde her şeyi bilmelidir... hatta en kötü örnekleri, grupları, parçaları da bilmeli ve dinlemeli, karşılaştırmalıdır... severek dinlediği tür yada türlerde mümkün olduğunca iyi bir kolleksiyoner olmalıdır... mesela barok müzik dinliyorsa barok adına ne varsa bilmeli, sahip olmalı, herhangi bir eser dinlediğinde o eserin kime ait olabileceği, zamanı, yorumcunun tarzı, orkestranın detayları ve akla gelebilecek yada gelmeyecek her türlü konuya vakıf olmalıdır...
iyi bir dinleyici "sound" denen ve tam türkçesi olmayan konuyu anlayabilmelidir... bu konu çok önemli... şöyle bir örnek verebiliriz; iyi bir barış manço dinleyicisi es kaza daha önce hiç dinlememiş olduğu bir barış manço parçası çalmaya başladığı anda "ahhaaa işte bu barış manço parçası!" diyebilmeli... zor iş! gerçekten zor...
yazının başlarında "müziği dinlemek, en az müziği yapmak kadar zordur" gibi bir ifade kullanmıştım... işte o burada devreye giriyor... barış manço o kadar iyi ki daha ilk notalar çalarken "bu parça benim" diyebiliyor... herkes bunu beceremez... dinleyici de o kadar iyi olmalı ki daha ilk notalarda "bu parça barış mançonun" diyebilmeli...
müzik dinlemek, zannedildiği gibi eğlence değildir... boş zaman geçirme yada yapılan işe fon oluşturma da değildir... müzik dinlemek ciddi bir iştir... dinlenen müziğe ve o müziğin sahibi olan sanatçıya hak ettiği değeri verebilmektir... bu sebeple, gerçek müzik dinleyicisi çok çok azdır!
iyi bir dinleyici az çok kolleksiyoner de olmalıdır... bütçe imkanları çerçevesinde, orijinal cd yada plaklar satın alınmalıdır... yukarıda bahsettiğimiz şekilde, erol pekcan ın sahip olduğu arşivin çok fazlasına sahip olabiliriz, bugün bu çok kolay ama bu arşiv bizi asla iyi dinleyici yapmaya yetmez... burada doğal olarak bütçe imkanları devreye giriyor çünkü bir çok kişi için böyle bir arşive sahip olabilmek neredeyse mümkün değil! ... olabildiğince diyelim bu konuya da... ahkam kesmek kolay ama bugün ortalama bir öğrencinin de gidip pink floyd un double cd sini alabilmesi çok zor!
ülkemizde eğer 10 000 tane iyi dinleyici varsa, bu bence iyi bir rakamdır! bu konuda ben biraz hassas ve kötümserim galiba ama tahminen öyle bir rakam oluştu kafamda... bu durum günümüzde tüm dünyada böyle! gerçekten böyle... iyi dinleyici olmak aslında hiç de zor değil, sadece bilinçli olmak gerekiyor ama günümüzde bilinçli olmak çok zor işte sorun orada...
Sizi tanımıyorum. Ama bu yazınızı okuduktan sonra çok dar görüşlü ve sizin sevmediğinizi sevenlere size göre kalitesiz dinleyici gözüyle baktığınızı rahatça söyleyebilirim. Ben her tür müziği dinlerim. İyi bir dinleyici olduğumu da söyleyebilirim. Size göre kalitesiz olan elektronik müzikleride severek dinlerim. Kaliteli müzik dinleyebilmek için aracıma ses sistemi dahi yaptırdım. Kimi zaman bir tenhaya parkedip uzun uzun sürelerle müzik dinliyorum. Hiçbirşey yapmadan, gözlerimi kapatıp kendimi müziğe teslim ediyorum. Emin olun, nasılki bir Cahit Berkay bestesi sizi uzaklara götürüyorsa , sizin beğenmediğiniz müzik ilede aynı hazları, aynı tatları fazlasıyla yaşayabiliyorum. Saygılar.
YanıtlaSilsayın NdR_ yorumunuz için çok teşekkür ederim... siz bence yazıyı "bana cevap yazma" amacıyla okumuşsunuz çünkü benim gibi "arabeskten popa; türküden elektronik müziğe kadar her türe çok büyük bir saygı besleyen başka birini asla bulamazsınız"... çok iddialıyım, bol reklam alma uğruna her şeyi yazan kişiler haricinde asla bulamazsınız... bulursanız yazın bana... şu yorum yazdığınız yazının bile bir çok yerinde vurgulamışım şunu "iyi dinleyin, ne dinlediğiniz önemli değil"... üstelik yazdığınızdan anladığım kadarıyla siz zaten oldukça iyi bir dinleyicisiniz... tam benim vurguladığım gibi; arabanızı çekiyorsunuz tenhaya ve hakkını vererek dinliyorsunuz... e sorun ne peki?... siz gidip benim bir türlü müzik olarak kabul edemediğim (ki kesinlikle müzik değildir) "techno" ya takılı kalmışsınız... yazıdaki bol plaklı fotoğrafın altındaki 3, 4 ve 5. paragrafları bir kez daha okursanız sevinirim... dünyadaki yüzlerce müzik türüne değil, sadece techno ya laf eden birine dar görüşlü demenize çok güldüm:))... elektronik müziğe laf etmiyorum ki ben... üstelik vakit öldürmek için de olsa, elektronik müzik yapan biriyim... ben sadece "diskolarda harala gürele tepinilmesi için müzisyenlerce de değil, dj lerce yapılan (bestelenen bile değil) müziğin dinlenmesine laf etmişim... elekronik müzikle derdim yok zaten... pink floyd da elektronik müzik yapıyor sonuçta...
YanıtlaSilözetle; siz zaten iyi bir dinleyicisiniz... üstelik çok da şanslısınız, bir çok loop ve sample tabanlı software ile kendiniz daha iyisini, bol bass lı yada arzunuza göre yaparak bol bol kendi müziğinizi bile dinleyebilirsiniz... ben mesela öyle bir şansa sahip değilim...
ilginiz için tekrar çok teşekkür ederim, saygı ve sevgilerimle...
Budur işte müzik dinlemek. Çok hoşuma gitti bu yazınız. Ciddi iştir bu iş.
YanıtlaSil