grandpa elliott
grandpa elliott |
yandaki görüntü, playing of change konserlerinden... brezilya turu... dünyaya barışı, mutluluğu ve yardımlaşmayı müziğin getirebileceğini anlayan, kavrayan insanların başlattığı müzikal ve insani bir hareket değişim için çalanlar hareketi... farklı ülkelerde yaşayan müzisyenleri bir araya getirerek elde ettikleri gelirle okullar açmayı ve savaş bölgelerindeki insanlara yardım etmeyi hedefliyorlar... aklı başında herkesten her türlü desteği bekliyorlar... aklınız başınızdaysa, sayfalarına gidip en azından harekete pasif olarak dahi katılabilirsiniz...
asıl adı elliott small zannedersem... uncle remus olarak da tanınıyor new orleans sokaklarında... remus amcanın bizim bildiğimiz remus ile ne kadar alakası vardır bilmiyorum ama kendisi en az onun kadar tanınmış aslında ve uzun süredir de yazmak istiyordum remus amcayı... ağız armonikası çalıyor ve vokal yapıyor... new orleans ın sembollerinden birisi... ne ışıltılı bir hayatı var ne de parası büyük ihtimalle... isteseydi olurmuydu? fazlasıyla olurdu ama neden istesin ki?... istediği sadece müzik yapmak ve şarkı söylemek...
ben bir insanı aynı kıyafetler içinde 2-3 kere gördüm mü dikkatimi çeker hemen... elliott da o şekilde dikkatimi çekmişti ve bir kaç videosunu da izleyince "kim ki bu adam?" demiştim... playing of change i keşfetmem de aslında kendileri sayesinde olmuştu...
kıyafetini değiştirmeyenlerdir aslında çok fazla şey değiştiren insanlar... durmadan kıyafet değiştirenler ise; kendilerini bile değiştirmekten acizdirler...
neyse, burası müzik bloğu ve müzik dışına çıkmamamda yarar var diye düşündüm bir an ama bu "şekil" konusu ile müziğin kalitesi arasında da net bir ilişki olduğu çok fazla aşikar... bir müzisyen için "sahne kıyafeti" yada "sahne şovu" gibi şeyler ön plandaysa eğer, o müzisyenin derdi sadece izlenmektir ancak unutulmaması gereken tek bir gerçek var müzik konusunda, o da "müzik izlenmez, dinlenir"...
tabii herkesi bilmem ama, benim için, eğer bir sanatçının dış görümü ön planda değilse, o sanatçı gerçek sanatçıdır... en azından sağlam bir kriter bu benim için... ortada sadece müzik var ister sahnede icra edilsin, ister sokakta... bilmem kaç bin watt lık ışıklar, lazerler, 2 şarkıda bir değişen kostümler, en ince detayına kadar tasarlanmış sahne koreografileri şunlar bunlar yok! sadece çıplak kalmamak için giyilen bir kıyafet ve türü ne olursa olsun müzik var...
bütün bu saydıklarım olmadığı ve ortada sadece yalın ve basit bir müzik olduğu için, sokak sanatçılarını ben hep gerçek sanatçılar olarak kabul etmiş ve sevmişimdir...
konu çok dağıldı gibi ama grandapa elliott gibi kişileri anlatabilmek için de gerekiyor bunlar çünkü o insanların hayatları tam olarak da bu...
grandpa elliott |
ilk izlediğimde bende çok ünlü bir blues sanatçısıymış da, kendisinden "gel sokak projemizde görün, bizim de havamız olsun" ricasında bulunulmuş, o da kıramamış izlenimi oluşmuştu nedense... evet, çok ünlüymüş ama benim düşündüğüm gibi de değilmiş...
otantik zenci blues müziğini türkiyede yaşayan biri olarak çok iyi takip edebilmek oldukça zor çünkü tıpkı bizim aşık ozanlar gibidirler... efes pilsen blues festivali kapsamında izlediklerimden çok daha iyi bir performansa sahip elliott... tabii ne yazık ki benim kriterim efes pilsen festivali... blues otantikleştikçe daralan ve en sonunda az önce dediğim gibi, bizim halk ozanları pozisyonuna giren bir tür...
bu sebeple; anlayabildiğim kadarıyla, grandpa elliott blues müziğin yaşayan efsane isimlerinden birisi oluyor...
hayatı resmen grandpa yani dede olmadan önceki ve sonraki olmak üzere ortadan ikiye ayrılmış durumda... çocukluğu new orleans lafitte housing projects kapsamında sağlanan evlerde geçmiş... anladığım kadarıyla evi olmayan düşük gelirli ailelere devlet tarafından sağlanan evler oluyor... bu lafitte ev projesinden laf olsun diye bahsetmiyorum, bu proje sayesinde hem insanlar ev sahibi olmuşlardır hem de farklı kültürlerin kaynaşmış ve yeni sentezler ortaya çıkmıştır kültürel açıdan... örneğin bounce, yani new orleans stili hip hop müzik bu kültürün bir eseridir...
çocukluğu parasızlık ve acılar içinde geçmiş doğal olarak... amcası profesyonel müzisyen olduğu için çok küçük yaşta müzikle tanışmış ve büyüdükçe bu tanışma aşka dönüşmüş... yaşadığı çevre içinde çok farklı kültürlerle kaynaşmıştır... örneğin amcasının müzik kültürü ile annesinin durmadan radyoda dinlediği klasik müzik kendisini şekillendirmiştir ancak bu zenginlik müziğine yansımamaktadır doğal olarak... sadece kişisel bakış açısını zenginleştirmiştir ve ufku genişlemiştir... televizyondan dans etmeyi de öğrenmiştir ve sokaklarda köşe başlarında mızıka çalıp dans ederek para kazanmaya başlamıştır... bu dönem henüz çocukluk dönemidir yani hayatı boyunca gözüne kestirdiği köşe başlarında müzik yapmış gerçek bir sanatçıdır kendisi...
şimdi en beğendiğim videosunu paylaşayım...
ben hayranım bu sokak müzisyenlerine... müzik bu işte... türü önemli değil, sokakta o anda çok içten gelerek sadece ekmek parası için yapılıyor olması önemli...
çocukluktan çıkınca, işi büyütmüş elliott ve kulüplerde soul müzik yapmaya başlamış... kısa bir süre bu şekilde devam etmiş ancak 60 lı yılların başında new york a yerleşmiş ailesiyle birlikte... yine sokaklarda çalmaya başlamış... show boat müzikalinde rol almış, bazı ünlü grupların konserlerinde ön sahne almış... bu ünlü gruplar arasında temptations da bulunuyor... bazı stüdyo kayıtları da mevcut... ülkemizde bugün bile zor zahmet yapılan bir çok şey, o yıllarda amerikada çok kolaymış demek ki!... 50 küsur yıl önce!
çocukluk ve gençlik yıllarında yaptıkları aslında bir çok müzisyenin yaptıklarıyla ve yükselişiyle birebir örtüşüyor ancak elliott small new york taki o ünlü "müzik endüstrisi" ne katlanamamış... yapamamış o işi... benim anladığım; endüstri elliottu yemiş, bitirmiş... tüketmiş... işin türkçesi "yolunmuş"... bizdeki saf anadolu çocuklarının istanbulda dikiş tutturamamaları gibi...
özetle, yapamamış o bol paranın döndüğü ışıltılı müzik işini, dönmüş memleketi new orleansa... tabii benim anlattığım kadar 2-3 paragraflık bir hayat değil! new orleansa döndüğünde "grandpa" kıvamına da gelmiş tabii... yani noel babaya benzemiş... french semtinde royal ve toulouse caddelerinin kesiştiği köşeyi gözüne kestirmiş ve kendine mekan edinmiş...
ben ilk dinlediğimde, kendisini "zirveye tırmanmış ama daha sonra kendini alkole yada uyuşturucuya verdiği için tutunamamış" bir müzisyen zannetmiştim ama grandpa elliott biranın bile tadını bilmiyormuş, 1 damla bile alkol içmemiş, uyuşturucuya elini sürmemiş, sigara bile içmemiş... kullandığı tek zararlı şey, 2 ünlü caddenin egzoz gazıymış... yıllarını bütün gün aynı köşede şarkı söyleyip, mızıka çalarak geçirmiş... o köşenin kendisi için bir ilaç olduğunu, hasta bile hissetse, o köşeye gelip müzik yaptığında hemen iyileştiğini söylüyor... son yıllarda da yukarıda bahsettiğim playing of change projesinde sahne alıyor, turnelere çıkıyor sürekli... bu sayede, new orleansın sembollerinden biri olan grandpa elliott, yaşayan efsanelerden biri olarak dünyada da tanınmaya başlıyor... youtube başta olmak üzere, bir çok video paylaşım sitesinde videoları bol bol mevcut... ben son olarak, playing for change projesi kapsamında çocuklarla çekilen what a wonderful world videosunu paylaşayım...
değişelim biraz...
Yorumlar
Yorum Gönder