dünyanın en hızlı halini yaşayan nesil...
eski bir pikap reklamı... daha doğrusu müzik dolabı denenlerden... yeni olsa, reklama girer diye koyamazdım bu fotoğrafı ama ben zaten sıcak aile ortamı yada aile saadeti anlamında bu fotoğrafla başladım yazmaya... özledim gerçekten o yılları... gerçi ben de hatırlamıyorum o yılları ama içimde var nedense... nostaljik olarak benim için ciddi anlama sahip olan çok nadir konulardır plaklar, kasetler, kasetçalarlar, makaralı teypler ve müzik dolapları... hatta artık bu listeye çok yakın tarihte ortadan kaybolmaya başlayan şu meşhur "müzik seti" denen şeyi bile eklemekte yarar var... az kaldı; bu listeye çok yakın bir gelecekte "cd" lerimizi de ekleyeceğiz... inşallah kaset gibi gümlemeyip, sessiz sedasız kendini kurtaran şu plaklar yeniden alabilirler cd lerin yerini de, plak keyfine döneriz... bakmayın döneriz dediğime, plak keyfini doya doya yaşamış biri de değilim... kasetçalar yaşadık biz nesil olarak daha çok... çocukluğumuzda vardı pikaplar, müzik dolapları, makaralı teypler ama yaşadım diyemem...
bir an "acaba bu yazdıklarımı da bilmeyen anlamayan var mıdır? ki!" dedim kendi kendime ama anca 2000 li yıllarda doğanlar belki anlamıyorlardır, onlar da bu işin kurdu zaten, gidip google amcalarına sorsunlar merak ediyorlarsa... ne tuhaf... ne kadar hızlı değişiyor teknoloji denen zımbırtı... topu topu bir insanın ortalama ömrünün 3 de 1 lik kısmı kadar zaman sürecinde, her şey tedavülden kalktı, yapay ve uyduruk ses üreten mp3 çalarlara filan kaldık... iddia ediyorum, yine çok kısa zaman içinde mp3 player da unutulacak... hatta bir an yine korktum acaba çoktan kalktı da ben mi bilmiyorum diye ama o kadar da değildir her halde...
lafı açılmışken araya sıkıştırayım; aslında "dünyalılara oyalansınlar diye gıdım gıdım sunulmakta olan bugünkü teknoloji" çoooook eski!... ve bir o kadar da uyduruk... asıl gerçek ileri teknoloji halka inmiyor... bilmeyen, duymayan kalmasın... para karşılığı kakalıyorlar uyduruk şeyleri ileri teknoloji diye...
öyle bir nesiliz ki biz; her naneyi gördük... "buradan fax makinasına koyduğun kağıdın aynısı avustralyadan nasıl çıkar yahu!" diye anlamsız anlamsız düşünürken, kendimizi internetten video indirirken bulduk...
asıl bizden bir önceki nesil dünya tarihinin en şanslı neslidir... onlar olan biten her şeyi gördüler... insan ömrü biraz müsait olsaydı, buhar makinasının icadından, 4g ye kadar her şeye tanık olabileceklerdi... eh, o kadarı da zor tabii... bilindiği kadarıyla; bu kadar farklı şeye tanık olabilen başka bir nesil yok... bu hızla devam ederse eğer, bugünün çocukları yaşlılıklarında neler görecekler? bilmiyorum... bence, daha azına tanık olacaklar gibi ama hiç de belli olmaz...
anne-babamız yada bir kısmımızın da dede ve nineleri oluyorlar onlar... yani 2. dünya savaşından önce doğup, çocukluğu ve/veya gençliği "karneli ekmek" günleriyle heba olan, lambalı radyodan 2. dünya savaşı haberlerini, transistörlü radyodan 60 ihtilali ve kore savaşı haberlerini dinleyen nesil... televizyonun siyah-beyaz olanından kıbrıs barış harekatını, renkli olanından da 12 eylülü ve 11 eylülü izlediler... sonrasında plazma, lcd, led tv izlediler... projeksiyon makinası, ve home theatre sistemlerini de yaşadılar...
gramofondan billie holiday, frank sinatra ve ella fitzgerald dinleyen bu nesil; pikap ve makaralı teyplerden de jimi hendrix, the doors, who, beatles, janis joplin, deep purple, led zeppelin, santana, jethro tull, bob dylan, joan baez ve bildiğim bilmediğim her şeyi dinlediler... ben de deli gibi o dönem müziğinin devlerini sıralamaya başladım... yahu yaz yaz biter mi!... unuttuklarımı sevenler affetsinler:)... hem dünyada, hem de ülkemizde müziğin en hızlı olduğu dönemden bahsediyoruz... cem karaca, barış manço, zeki müren, ajda pekkan (her nesil dinlemiştir ajda hanımı) ersen, moğollar, timur selçuk, sezen aksu, edip akbayram, moğollar, ilhan irem ve yine akıllanmadım ki, yerlileri sıralamaya başladım!... her şeyi dinlediler işte... gramofon ve taş plakla da münir nurettin, safiye ayla, hafız burhan dinlemişlerdi, unutmuşum ilave edeyim...
gramofon, pikap ve makaralı teyp sonrasında sırasıyla; kasetçalar, walkmen, müzik seti, cd player, ve mp3 çalar kurcalayıp; bugün internette dolanan ve tabletle de haşır neşir olan o şanslı nesilden bahsediyorum... lambalıdan transistörlüye; gramofondan hi-fi ve hi-end e, analogdan dijitale kadar bilen, gören nesilden... kolay değil, dünyanın en hızlı halinin en büyük üzüntülerden tutun da en büyük sıradışı olaylara kadar, her şeyi yaşamış koskoca bir nesil...
savaştı, barıştı, aç kaldı, doydu, dondu, tükendi, yeniden doğdu, eğlendi, devrimler yaptı, çiçek çocuk oldu, denizin altından gideni de gördü, havadan gideni de, aya uçup konanı da... demokrasiyi de gördü, diktatörü de o nesil...
siz siz olun, sakın ola o nesli küçümsemeyin diyeyim... ters getirirler sizi... gerçekten her şeyi çok iyi biliyorlar çünkü... ben o nesle ait olmadığım için açık açık söylüyorum, şimdiki nesille kıyaslanmaları kesinlikle mümkün bile değildir... adab-muaşeret kurallarını çok iyi bilen o nesil, sizi asla bozup atmaz, kibardırlar ama tepeleri atarsa, şaşar kalırsınız, benden söylemesi...
tabletin ekranına dokunup, müzik dinlemek; makaralı teypte parçayı bulup da dinleyebilmeye benzemez!... uyduruk teknolojiyi kullanabiliyorum diye böbürlenmeyin sakın, zordur teypteki 25. parçayı dinleyebilmek...
bu yazının devamı niteliğindeki eve gelen konser yazısını da okuyabilirsiniz
Yorumlar
Yorum Gönder