müzisyenlerin internete bakış sorunu
bu konuyu daha önce yazdım, bir çok paylaşımımda da defalarca dillendirdim, hatta bazı müzisyenlerle birbirimize bile girdik bu konuda ama ben hala daha çok haklı olduğumdan eminim...
daha önce yazdıklarımı okuyun, zaten çok anlaşılır olduğunu düşünüyorum...
sayın müzisyenim oku lütfen:)...
yine önce şunu belirteyim; ben internet hastası değilim, ben elimle dokunabildiğimi çok severim... mesela kitap, gazete, ansiklopedi, dergi gibi... hele hele eski olanlarına ve kokanlarına bayılırım... 70 li yılların dergilerini hala daha okurum çünkü doğru düzgün dergilerdi... ve o dönemin tek bilgi kaynaklarıydı o dergiler... şimdi türkiyede doğru düzgün dergi bile yok... kimse kırılmasın... ben beğenmiyorum... kişisel görüştür... bu arada, bir zamanların roll dergisinin ve nasıl bu kadar uzun soluklu olduğuna hala daha anlam veremediğim caz dergisinin hakkını vermem lazım...
ama [deyince dünya tersine döner]
günümüz dünyasının patronu, beğensek de beğenmesek de internet!... acı bir gerçek: internette yoksanız, inanın yoksunuz!... ben koymadım bu kuralı ama tartışmasız öyle ne yazık ki... başka bir şey bilen varsa yazsın... nostaljik ve duygusal davranıp da "ah nerede o caaanım kitaplar, dergiler" derim ama hiç bir işe yaramaz... yarar mı?...
yahu daha nasıl anlatayım şu işi anlamadım ki!... arkadaş hakkınızda bilgi almak isteyen kişiler nereden alacaklar?... sizi nasıl tanıyacaklar?... aaa! tabii ki sosyal paylaşım!... bizim bir çok sanatçımız ortama fena uydu artık!... bir bir resmi sayfalar kapatılıyor!... barış manço sayfası bile an itibarı ile yok!...
"resmi feysbuk sayfası!"... guuugıl pılas!... tıvitır!... müzisyenlerimiz sosyal paylaşım sitelerine taşıdılar "resmi" sayfalarını!...
sadece burada değil, çok daha geniş kitlelerce okunan bir çok yerde hep bu sorunu dile getirdim, başka getirenler de oldu ama nafile... artık beni de ilgilendirmiyor... bana ne yahu... ama aşağıda son bir kere daha yazayım...
bir/ sosyal paylaşım siteleri "günlük bilgi veren" profillerdir!... en fazla şu yazılır: "cuma günü saat 20:00 de falanca mekanda resitalim var"... etkinlik duyurusudur bu... paylaşım sıklığına göre, bir kaç günde yada bir kaç saatte "artık kolayca ulaşılamaz olurlar!" en başa sadece tek paylaşım tutturabilirsiniz!... etkinlik gerçekleşir, ertesi gün de fotolarını koyarsınız, beğenilir filan... altına yazarlar "harika konserdi, bayıldım"
aradan kısa bir süre geçer ve artık o paylaşımı görebilmek için, mausunuzun tekerini 880 kere çevirmeniz gerekir!!!... 1 ay önceki paylaşımınızı kendiniz bile bulana kadar akla karayı seçersiniz...
ben sizin dinleyiciniz yada hayranınız olarak, yada hakkınızda bilgi edinmek isteyen biri olarak, neden bu kadar uğraşayım ki? geri zekalı mıyım ben?... hemen şunu da ilave edeyim; eğer genç iseniz, öğrenci iseniz, tabii ki uğraşırım, o ayrı... ama siz artık bir profesyonel iseniz, kusura bakmayın!... arama motorunun ilk sayfasında size ait resmi bilgi yok ise, ikinci sayfaya bakmam... bu kadar basit... sizin bileceğiniz iş...
iki/ web sitelerinde dilediğiniz her türlü bilgiye tek tıkla ulaşabilir herkes... mesela tek tık yapar, 20 yıllık konserleriniz alt alta çıkar... bir tık yapar, albümleriniz çıkar... bir tık yapar, albüm satış platformu çıkar...
üç/ arama motorları taramaz sizin o sayfanızı... çünkü o sayfalar sadece geçici!... üstelik bilgi çöplüğü... tarasa bile aranan bilgi çıkmaz!... o maus tekerini yine çevirirsiniz 880 kere...
dört/ herkes sosyal paylaşım platformlarına üye de değil!... mecbur muyum arkadaş?... güzide bir sanatçımız da twitter kullanıyormuş!... ben kullanmıyorum!... kullanmayacağım da...
sosyal paylaşım platformlarında tabii ki sayfalarınız olacak!... mutlaka olsun da zaten ama o sadece iletişim için!... hatta gündelik iletişim için... çoğu zaman bir gün öncesini bile göremezsiniz o sayfalarda...
aşağıdaki kısmı ayrıca paylaşmıştım ama buraya taşıdım...
sosyal medya çılgınlığı yada sosyal medyanın zararları konusunda değil yazacaklarım... aslında işin asıl o boyutu çok vahim ama bu bloğun konusu değil...
kaç yıldır burada fırsat çıktıkça yazıyorum müzisyenimizin internet ile olan ciddi sınavını... tabii ben yazdım diye herkesin kendisine çeki düzen vermesini bekleyecek kadar da salak değilim, şimdi yazacaklarımın da hiç bir işe yaramayacağını adım gibi biliyorum... ben aslında bunları ileride "ben yazmıştım, alın işte başınıza geldi" diyebilmek için yazıyorum:)... gördüğünüz gibi, manyağın da tekiyim:)...
neden manyak olmayayım ki?... çok basit bir sorunu bir türlü göremeyen, körlemesine yol kat eden, ne yaptığını bilmeyen ve üstüne üstlük "bu ülkede sanata, sanatçıya, müzisyene değer verilmiyor, gençler bizi dinlemiyor, bize ulaşamıyorlar, biz onlara ulaşamıyoruz vs vs vs" şeklinde durmadan dertlenen bir sanat camiasına sahibiz... direk olarak bu ülkenin sanat camiasından bahsediyorum çünkü ben bu sorunu nedense sadece ülkemiz sanatçısında görüyorum... çok kabaca gördüğümü rakama çevirip ifade edersem; bir çok ülkenin sanatçısı interneti % 90 etkin kullanırken, ülkemiz sanat camiası % 10 etkin kullanıyor diyebilirim...
çok az istisnası olmakla birlikte, sanat camiamızın neredeyse tamamı aslında ne sanatını öğretip tanıtıyor, ne de kendisini...
şu internet konusunda başlıca iki sorunu çok ciddi sorun olarak görüyorum... birincisi; bizim sanatçımız internette hiç yok! ikincisi; kendisini internette var zanneden sanatçımız da aslında sadece sosyal medyada var...
hemen şunu belirteyim, en çok ifade edilen bu çünkü, artık ezberledim; "internet zararlı ve gereksiz bir şey, internet her şey değildir, internet hiç bir şeydir, tanınmanın yolu internet değildir vs vs vs" diyorlar, hemen cevabını maddeler halinde vereyim;
- internet bir süredir bırakın önemli olmayı, dünyayı yönetiyor, bizi yönetiyor... bizim bunu kabul etmiyor olmamızı da önemsediği filan yok çünkü en kabul edemeyenimiz bile internete ciddi biçimde muhtaç...
- bugünün ve uzunca sürelik bir geleceğin tek bilgi kaynağıdır internet, beğensek de beğenmesek de...
- internette yoksanız, bugün belki olmaya devam edebilirsiniz ama bilin ki kısa bir süre sonra hiç yaşamamış gibi olacaksınız...
- internet, siz onu nasıl görüyorsanız, o şekle bürünür!... işe yaramaz görüyorsanız, işe yaramaz... işe yarar görüyorsanız, yarar... çünkü şimdilik çok basit yapay zekalar bütünüdür bu internet... kısa bir süre sonra çok kapsamlı yapay zekalar bütünü olacak... hatta olmaya başladı bile... sizi internette arayıp da bulanlar arttıkça bu zeka sizi çok sevecek ve ilgilisine sizi zorla da olsa tanıtacak... sizi arayanlar bulamadıkça da unutacak bu zeka sizi!... bu paylaşımın en önemli noktası bu işte...
- akıllıca kullanırsanız, çok akıllı olur, aptalca kullanırsanız da çok aptal olur bu internet... siz iyi niyetliyseniz, iyi niyetlidir, kötü niyetliyseniz, kötüdür... yani akıllıca kullanmayı bir türlü beceremeyenler için internet ortamı gereksiz ve aptal bir ortamdır... halbuki aslında çok akıllı bir ortam!... yukarıda yazmıştım, siz ne iseniz, odur internet...
- benim de görüşüm şu: keşke hiç olmasaydı bu internet!... sadece kitaplar ve dergilerle devam etseydik şu aydınlanma işine ama maalesef var ve hepimizi esir aldı... daha doğrusu şunu kabul etmek zorundayız; internet onların yerini aldı, olan aslında bu... yakında kitap da kalmayacak... çok basit bunu anlamak; bir zamanlar tabletler vardı, onların yerini kitaplar aldı... kitapların yerini de sanal kitaplar almaya başladı... yakın bir gelecekte kitap da kalmayacak... bu sebeple yapılacak en akıllıca iş, interneti akıllıca kullanmayı öğrenmektir... mesela dilerseniz internet yolu ile az önce yayınlanan ve dünyada çığır açacak büyük bir bilimsel buluşa ait bilimsel bir makaleyi gerçek kaynağından şimdi okuyabilirsiniz... ama aynı bilimsel buluşun çarpıtılmış halini de sosyal medyadan okuyabilirsiniz!... size kalmış yani...
- işin bizi ilgilendiren kısmına da örnek verelim; diyelim ki sanatçısınız, ben sizi tanımak istiyorum, internette sizinle ilgili bilgiye ulaşmak istedim ve arama motorunda adınızı yazdım... muhtemelen en az bir kaç bin sonuç çıkacak yada yüz bin... ilk sayfada sizin resmi web sayfanız çıktı! ve ben hakkınızda doğru bilgiye ulaştım, iş bitti... ama diyelim ki size ait resmi bir web sayfası yok! karşıma ne çıkacak? tabii ki sözlükler ve bilmem ne pedialar!... artık sizi nasıl tanıyacağım konusu size bağlı değil! oraya hakkınızda yazan kişilere bağlı! kaderiniz onların elinde... ben, eğer hakkınızda doğru bilgi bulamazsam ve ekşi sözlükte yada bir facebook grubunda 2 kişi sizin son albümünüzün berbat olduğunu yazmışsa, kusura bakmayın ama ben etkilenirim!... anladınız mı?
umarım anlatabildim... anlatamadıysam da anlatamadım... ne yapayım... ne zaman anlayacaksınız biliyor musunuz?... 25 sene sonra, adınız bir yerde geçtiğinde, gençler "o da kim be!" dediklerinde anlayacaksınız... sakın şaka gibi gelmesin!...
Yorumlar
Yorum Gönder