gençlerden başarılı konserler
bilkent çocuk senfoni orkestrası |
"sessiz" "bebek patlaması" ve "kayıp" kuşakları bir kenara atıyorum... 1980 sonrası dünyaya gelen y kuşağı çocukları ve özellikle 2000 sonrası doğan z kuşağı çocukları gerçekten çok farklılar, çok yetenekliler ve başarılılar... tabii aslında bana bu sınıflandırmalar çok saçma geliyor ama blog ya burası sonuçta! yazıyorum işte bir şeyler... nesilleri sınıflandırıp da "o nesil şöyleydi, bu nesil böyle" gibi zırva karşılaştırmalar yapmak da bana çok saçma geliyor çünkü içinde bulunduğumuz yüzyılın yarısı zaten savaşlarla geçti!... iki büyük dünya savaşı, hastalıklar, açlık, krizler ve bir çok ülkede yaşanan darbelerle telef oldu gitti yukarıda bir kenara atıverdiğim nesiller... bu arada kendimi de attım bir kenara, o ünlü 68 kuşağını da... ne yapalım, salladım hepsini:)... özellikle de o sürekli havalı havalı konuşan, attı mı mangalda kül bırakmayan hatta mangalı bile uçuran 68 kuşağı denen kuşağı zaten yıllar yıllar önce atmıştım bir kenara...
şimdi yükselen değer z kuşağı ve internet çağının çocukları oluyorlar... çok farklılar, zekiler ve her ne kadar sadece ekran kaydırmayı bildikleri düşünülüyor olsa da çok yetenekliler... büyük ihtimalle ekran kaydırma dışındaki şeyler de onlara basit geldiği için pek bulaşmıyorlar ama ihtiyarlara tuhaf geliyor bu durum... eski kuşaklardan çok daha hassaslar bir çok konuda ama sert değiller... yöntemleri çok farklı... neyse fazla dırdır yaptım yine, işte bu çocuklarda şimdi sıra... devir onların devri ve bereket ihtiyarlar henüz uyanmadılar ama bu çocuklar dünyayı değiştirecekler... farkındaysanız, biraz serpildikleri yaşlara girdiler ve ihtiyarlara dikleniyorlar bu aralar... isteseniz de istemeseniz de, biz buradayız artık, değişmek zorundasınız, değişmezseniz değiştireceğiz bunun dönüşü yok diyor 15 yaşındaki greta thunberg... bir kaç çocuk okulu boykot ediyoruz, bütün dünyada manşet olduk, sayımız arttığında neler yapabileceğimizi tahmin edin de diyor... ve ihtiyarlar hala daha onların sadece ekran kaydırmayı bildiklerini düşünüyorlar...
bu çocukların bir kısmı toplanmış ve bilkent çocuk senfoni orkestrası olmuş... orkestra kurulurken haberdar oldum, maaşallah diyeyim de nazar değmesin, üzerinden 2 ay geçti mi geçmedi mi tam bilmiyorum, ilk konserlerini 5 aralık 2018 tarihinde verdiler bile!... tamam, bilkentlisiniz zaten, öğretmenleriniz, olanaklarınız oldukça iyi ama arkadaş bu kadar kısa sürede turşu kursanız bile olmazdı:)... ne kadar çabuk hazırlandınız da konsere çıkıp, mozart'ın divertimentolarını (kv 136-138) çaldınız anlamadım...
şef barış demirezer ve bilkent çocuk senfoni |
birinci keman; baş keman derin şensoy, nil ipek şabi, doğa ekici, ipek özgendiz...
ikinci keman; grup şefi gökçe duru tatar, ada çağlar, selin samsar, ada kuruşçu...
viyola: grup şefi arcan isenkul, ceylin deniz eldeş, pınar özoral, yeşim teker...
viyolonsel: grup şefi sarp sümbül, ekin dila demirtaş, nehir nisa alemdar, asya çit, zeynep dirican, şenol sonat uğun, belit çiftçi, ırmak öztekin...
kontrbas: grup şefi elif ölmez ve öncü erk gökdoğan...
eda öncül ve arya su gülenç |
program neden aynı idi bilmiyorum... yarışma değil ki bu! konser!... ben kendi adıma belirteyim ki; çok tuhaf karşıladım... şeflerin ayrı olması da ilginç... program aynı ama şefler farklı!... konser bu yahu... insanlar müzik dinlemek için gidiyorlar oraya... iki gece üst üste aynı eserleri çalmanın ve farklı şeflerle dinletmenin bir anlamı mı var?... bence zırvalık... var mı bunun bir anlamı?... kim yaptıysa bence olmadı... çok kızıyorum böyle şeylere... yahu geçtiğimiz haziran ayında bu gençleri belirlediniz ve bu konseri planladınız... bereket eda ve aryaya aynı eseri seslendirtmemişler, o zaman ciddi kızardım... gerçi kızsam ne olacak...
konseri izlemedim, video da paylaşılmadı henüz ama yapılan yorumlardan anladığım kadarıyla, her iki konser de çok beğeni toplamış ve her iki genç piyanistimiz de eserleri çok başarılı bir şekilde seslendirmişler...
bilmediğim ama konser sonrasında facebookta yapılan bir yorumda okuduğum bir konu da beni çok sevindirdi... henüz 13 yaşında olmasına rağmen, viyolacı iklim özenli de orkestraya dahil edilmiş ve viyola grubunda o da çalmış... işte bu gibi uygulamaların sürekli her çalgı grubunda yapılması lazım diye düşünüyorum... iklim özenli de benim bir süredir takip etmeye çalıştığım çok başarılı bir genç yetenek...
iklim özenli (viyola) ve tuna tüney (piyano) |
faruk kalaycı ve cansu naz eriş |
naz irem türkmen ve çağdaş özkan |
asıl sorun şu, onu yazmasam yine çatlarım, arkadaş "parlayan yıldız" ifadesinden başka bir ifade bulmak çok mu zor?... o kadar çok parlayan yıldız serisi oldu ki!... tamam, bu da izmirin parlayanları ama yahu değişik bir şeyler bulamıyor musunuz hiç?...
metin ülkü ve duru aydın |
duru aydın'dan meriç soyluya... gençlerden gelen büyük başarılar...
ayşegül sarıca |
agora gençlik senfoni orkestrası sayesinde bu dev isimden de bahsetmiş oldum bu paylaşımda ve dolayısıyla kendisi de genç yetenek sınıfına dahil oldu... yukarıda bir yerlerde, toplamda 80 yılı kapsayan nesilleri bir kenara salladım gitti ama ayşegül sarıca gibi isimler işte o kayıp nesil döneminde çok büyük işler çıkarmış, çok büyük başarılara imza atmış, tüm dünyaya adını öğretmiş isimler... ayşegül sarıca'nın da 5 yaşında piyanoya başlamış olduğunu, ilk solo konserini de 9 yaşındayken vermiş olduğunu düşünürsek, bu paylaşımda haklı olarak yer aldığını da görürüz... 2. dünya savaşı başlarken, piyanoya başlayıp, ilk konserini savaş bitmeden vermiş olan bir isim zaten yaşlanabilir ama asla ihtiyarlamaz... ben hem ayşegül sarıca'yı hem de bu dev isme hakkını vererek eşlik edebilecek seviyeye 1 sene gibi kısa bir sürede gelmeyi başaran agora senfoninin gençlerini kutluyorum...
peki ben bu konserleri neden yazdım?
ben zaten gençleri bu konserlerle yazmak istiyordum, o sebeple yazdım... eylül ayında yazdığım ama aralık ayında paylaştığım çocuklar neden yarıştırılır? yazısını okursanız, sevinirim... ben yetenekli çocuk ve gençlerimizi verdikleri konserlerle, yorumlarıyla ve eserleriyle tanıyıp, tanıtmayı tercih eden biriyim, sadece aldıkları derecelerle değil ama maalesef her genç yeteneği sahneye çıkaracak, orkestralara dahil edecek sayıda benzeri organizasyonlar sayıca oldukça yetersizler... mümkün olan en kısa sürede bu genç sanatçılarımızın sürekli organizasyonlara ve programlara dahil edilmelerini temenni ediyorum... ama öyle sadece 23 nisan, 19 mayıs vs gibi özel günlerde yada genç yeteneklere tahsis edilen konser serilerinde değil, her hafta her konserde bir kaç gencimizi orkestrada yada solist olarak görmek istiyorum... genç bestecilerimizin eserlerini de orkestra programlarında görmek istiyorum... umarım zamanla gerçekleşir... bakın, güzel olmadı mı verdikleri konserleri yazmak?... rekabet yok, derece yok, daha iyi, en iyi, birinci, üçüncü, finalist, yarı finalist filan yok... sadece müzik var...
Yorumlar
Yorum Gönder