aslıhan keçebaşoğlu
aslıhan keçebaşoğlu |
akdeniz üniversitesi devlet konservatuvarının piyano bölümünde liseyi tamamladıktan sonra, bilkent üniversitesi müzik ve sahne sanatları fakültesi kompozisyon bölümünde onur türkmen ile sürdürdü çalışmalarını ve eğitimini başarıyla tamamladı... asıl hocası onur türkmen olmakla birlikte; kendisine büyük emeği geçen diğer hocalarından da bahsetmeden olmaz... yiğit aydın ile armoni ve orkestrasyon, tolga yayalar ile polifoni, fugue ve post tonal teori (yazdığıma pişman olmaya başladım:))... aynen yazsan olmuyor, türkçeleştirsen olmuyor, ne biçim ders arkadaş bunlar... tonal ötesi:)))...)... neyse; konuya hakimmişim gibi davranayım, bir çok "uzman yazar!" öyle yapıyor, benim neyim eksik:)... maria nowotna ile kulak eğitimi (ne güzel bak bu ders) ve ışın metin ile de orkestra yönetimi ve score okuma:))... dersleri almış... score un da türkçe karşılığını bilmiyorum ama bestecinin, eseri seslendirecek müzisyene eser hakkında verdiği detaylı bilgi oluyor zannedersem... umarım gerçekten öyledir:)... hiç bir şey bilmeden yazmak da beste yapmak kadar zor, onu bilin, bu da ayrı bir sanat...
lise aşamasındayken piyano çalışmalarını ise yuriy sayutkin ile sürdürmüş bu arada... öğretmenler önemlidir... bilkent üniversitesini tam burslu olarak tamamlamış, o da çok önemli, atlamayalım...
aslıhan keçebaşoğlu |
çok fazla besteci yazamadım şimdiye kadar çünkü sınırlı sayıda mevcutlar şimdilik... bestecilerin paylaşımlarındaki fotoğraflar yukarıdakiler gibi oluyor... enstrümansız ve gerçekte olmayan bir şeylere bakarlarken... pardon, olmayan değil de, göremediğimiz... mesela yukarıdaki an, ilham beklerken olmalı... kendisine bol miktarda gelmiş zaten ilham, daha sonra örneklerini bulup paylaşırım... bu arada, bu ilham denen şeyi sadece hiç bir şey üretemeyenler söylüyorlar... ben gerçekten üreten hiç bir sanatçıdan böyle bir şey duymadım:))... yani yok öyle bir şey... ilham varsa eğer, bırakın gelmeyi, hiç gitmiyordur zaten:)...
ben önce eserlerini paylaşayım, bir yandan okurken, diğer yandan dinleyin...
yukarıdaki soundcloud profilinde tüm eserleri mevcut değil...
bende sevimli yalanlar yok, yeni müziğe yavaş yavaş adapte olmaya çalışan biriyim ve gerçekten biraz efor sarf ederek dinliyorum denebilir:)... ama özellikle genç bestecilerimizin yeni müzik anlayışı ve ortaya koydukları eserler öyle ağız burun kıvrılacak çalışmalar değiller kesinlikle... bazen tanık oluyorum saçma sapan tartışmalara... ne yazık ki yeni müziğe karşı bir duruş var nedense... yeni müzik, benim için halihazırda subjektif bir kavram ve "bu eser yeni müziktir" yada "bu eser yeni müzik değildir" diyebilecek kapasitede değilim... hiç bir zaman diyemeyeceğimden de eminim çünkü benim için "müzik, müziktir" eskisi de olabilir, yenisi de... daha doğrusu müziğin eskisi yenisi olmaz... bence müziğin türü de olmaz, akımları olabilir ya neyse artık... bazılarını keyifle, bazılarını da saygıyla dinlediğimde; eğer "iyiymiş yahu" diyorsam, paylaşıyorum... beğenmiyorsam eğer, çamur atmaya kalkmıyorum... çamur atanlar var, bence biraz mantıklarından sıyrılmalılar diyeyim ve devam edeyim... şekil değiştiren gerçekler adlı paylaşımı da okuyabilirsiniz, konuyla pek de alakalı olmamakla birlikte ama aşağıda bağlantılarını verdiğim önceki isimleri mutlaka okuyun derim...
murat ömür tuncer... mert moralı... zeynep gedizlioğlu... bu isimlere şimdi de aslıhan keçebaşoğlu eklendi... daha bir çok başarılı bestecimiz de mevcut ve öncesi ile kıyasladığımızda, son dönemde ciddi biçimde kendilerini hissettirmeye başladılar... her biri ayrı ayrı çok başarılılar ve eserleri kesinlikle dünya ölçeğinde eserler... bestecilerimize programlarda daha fazla yer verilmesi şart bu arada... güzel örnekler yok değil ama yetersiz... orkestralarımızın ve müzisyenlerimizin yeni eserleri de rahatlıkla seslendirebileceklerinden eminim...
nk ensemble için yazdığı sonbahar adlı eser, lahza albümünde bir kaç ay önce yayımlandı ve bu albüm hakkındaki bilgiye de verdiğim bağlantıdan ulaşabilirsiniz...
ahmet haşim'in şiiri üzerine yazılan eser, istanbul teknik üniversitesinde düzenlenen müzik ve bilim sempozyumunun açılışında şef orhun orhon yönetiminde seslendirildi... aşağıdaki performansta; nihan devecioğlu vokal yaparken, miase bayramoğlu ney, nermin kaygusuzu kemençe, ali başeğmezler viola, gözde yaşar ise viyolonsel çalmışlar... gerek eser, gerekse seslendiriliş çok çok iyi... demiştim ve aşağıda da videosunu paylaşmıştım ama video kaldırılmış... onun yerine başka bir video paylaşacağım ama yukarıdaki paragraf en azından bilgi olarak kalsın...
ekleme/31 ağustos 2019... yeni yayınlanan bir videosunu paylaşacağım, 2016 yılında bilkent üniversitesinde verilen bir konserden... genç besteciler ve yorumcular etkinliğinden... cem önertürk (flüt), gökhan bağcı (viyolonsel) ve aslıhan keçebaşoğlu (piyano)... çok güzel bir eser ve seslendirme...
bu video kaldırılmış maalesef... kendisinin ileride paylaşmayı uygun göreceği videolarını youtube kanalından takip edebilirsiniz...
moments for six distinct manners ve encounters gibi orkestra eserleri yanında, duet for viola and piano ve trio for flute, cello and piano gibi oda müziği eserleri de çok dikkat çekici gerçekten... ben özellikle flüt, viyolonsel ve piyano için yazdığı esere hayran kaldım... ilk önemli orkestra çalışması olan introspection ise bilkent senfoni orkestrası için yazılmıştı...
2010 yılında ankara'da düzenlenen ulusal chopin piyano yarışmasında üçüncü olan aslıhan keçebaşoğlu, katıldığı ilk uluslararası piyano yarışması olan ve 2012 yılında düzenlenen stockholm young musicians yarışmasında da onur ödülünün sahibi olmuştu... üniversite öncesi eğitiminde piyano eğitimi almış ve başarılar elde etmiş olmasına rağmen, daha sonra üniversitede kendine en uygun olan yöne yoğunlaşarak, kompozisyon eğitimi almış...
2014 yılı bestesi olan moments for six distinct manners ise bilgi üniversitesi 6. yeni müzik günlerinde alman grup garage tarafından seslendirildi... 2016 yılında davet edildiği türk ve alman besteciler konser serisi kapsamında aynı eser garage tarafından köln'de yeniden seslendirildi ve büyük övgüler aldı... duet for viola and piano ve trio for flute, cello and piano eserleri ise; süreyya operasında düzenlenen 8. ve 9. sesin yolculuğu festivallerinde seslendirildi... aynı festivalin onuncusunda ise encounters adlı eseri hezarfen ensemble tarafından seslendirildi... bu eser, hezarfen ensemble tarafından 2017 yılında bilkent kompozisyon akademisinin kapanışında da seslendirildi... bilkent senfoni orkestrası için bestelediği introspection ise; vladimir ponkin şefliğindeki orkestra tarafından 3 şubat 2018 tarihinde seslendirildi ve büyük beğeni topladı... bu seslendirişi, en sona ekledim...
encounters - hezarfen ensemble... cem önertürk (flüt ve piccolo)... elif aksoy (klarinet)... amy salsgiver (vurmalı)... müge hendekli (piyano)... özcan ulucan (keman)... doğu kaptaner (keman)... ulrich mertin (viyola)... çağlayan çetin (viyolonsel)... şef orhun orhon...
amerikalı piyanist yael weis'in 32 bright clouds projesi kapsamında da kendisinden beste istenmiş ve bu eser yael weis'in bu proje kapsamındaki tüm konserlerinde seslendirilecekmiş... bildiğim kadarıyla eserler solo piyano için ve aslıhan keçebaşoğlu'nun eseri 2019 sonbaharında seslendirilmeye başlanacak...
toplam 32 ülkeden seçilmiş bestecilerin beethoven temalı eserlerinin seslendirilip, kaydedileceği bu proje yael weis yönetiminde devam ediyor ve beethoven'ın 250. yaş gününü de kapsayacak... projenin amacı ise; müziğin büyük gücünün birlik ve barış amacıyla kullanılması... başta abd olmak üzere, tüm dünyadaki mevcut sosyal ve politik konjonktüre beethoven'in ünlü missa solemnis eserindeki dona nobis pacem (bize barış getir) motifi ile değinme amacını güden bu projede şimdiye kadar gana, endonezya, iran, ürdün, filipinler, suriye ve venezuella'dan gelen besteler programa alındı... proje; 32 ülkenin bestecilerinden gelen 32 beethoven sonatı ile ilgili kısa piyano kompozisyonlarını bir araya getirmesi açısından önemli ve aslıhan keçebaşoğlu bu projede 28 numaralı sonat ile yerini alacak önümüzdeki sonbaharda...
ekleme/ aslıhan keçebaşoğlu'nun "ninni" isimli çalışması, piyanist yael weiss tarafından şimdiye kadar amerika'da bir çok eyalette verilen konserlerde seslendirildi... aşağıda 16 aralık 2020 tarihinde, sabah 9'dan akşam 9'a kadar toplam 12 saat süren a marathon event in celebration of beethoven’s 250th anniversary etkinliğinin tamamını paylaşıyorum... aslıhan keçebaşoğlu ile yapılan canlı görüşmeyi ne eseri ninni'yi 03:00:50 den itibaren izleyebilirsiniz...
andreas staier, mikhail lindsky, mark andrè‚ riccardo piacentini ve michael ellison gibi önemli isimlerin masterclass çalışmalarına aktif olarak katılan aslıhan keçebaşoğlu; dikkat çeken çalışmalar yapan, üzerinde titizlikle çalışılmış eserlere sahip, çok başarılı bir genç besteci... hakkında bir çok bilgi dağınık halde duruyordu ve bir kısmının doğruluğundan da emin değildim ama bugün en yukarıda verdiğim güzel haberi okuyunca zaman kaybetmeden hakkında bildiklerimi paylaşmak istedim...
işin gerçeği, ben eserlerini şimdiye kadar dikkatlice hiç dinlememiştim... sadece nasıl işler yapıyor anlamak için kısaca bakmıştım... bugün usulüne uygun bir şekilde dinleme fırsatım oldu ve eserleri çok hoşuma gitti... teknik olarak ifade edebilmem mümkün değil ama bir dinleyici olarak bu eserlerin tamamında dikkatimi en çok çeken konu "titizlik" oldu... en ince ayrıntısına kadar titizlikle tasarlanmış eserler...
eserlerinde dikkatimi en çok çeken bir diğer konuyu anlatabilmem ise oldukça zor, bir türlü beceremedim ifade etmeyi... yarım saattir yazıp yazıp siliyorum, olmuyor... belki şöyle anlatabilirim; konu ne kadar ciddi olursa olsun, muziplik yapan enstrümanlar var... asıl önemli olan; sanki aslıhan keçebaşoğlu kendini değil de, çevresinde olup biteni anlatıyor... mesela sanki bir kafeye oturmuş, yada tren garında oturuyor ve çevresinde neşeli, kızgın, üzgün, korkak, sakin ve saldırgan karakterli farklı insanlar konu hakkında bir şeyler konuşuyorlar (hatta sanki konuları bile farklı) ve kendisi de bunları müziği ile anlatıyor... tam olmamakla birlikte, böyle bir şey... tabii eserleri oldukça subjektif ve sadece ben böyle algılamış da olabilirim...
şimdilik bu kadar diyeyim ve yeni başarı haberleri gelince devam etmek üzere, usta şeflerimizden orhun orhon'un, aslıhan keçebaşoğlu hakkındaki sözleriyle bitireyim...
çok çalışkan bir genç besteci... kendine has mistik çizgiler ve zamanın asılı kaldığı -bana göre melankolik- ortamlar yaratmakta çok usta... kristal kırılganlığında bir müziği var... yeni ve farklı bir şeyler dinlemek, deneyimlemek isteyenlere tavsiye ederim... bence gözlerinizi ve tüm ışıkları kapatın...tam da ışıkları kapatıp da dinlenecek bir eseriyle bitireyim... ufak bi ışığı açık tutun ne olur ne olmaz, kaybolursunuz bu eserde... introspection... 2018 yılında, şef vladimir ponkin yönetiminde, bilkent senfoni orkestrası seslendirmiş...
Yorumlar
Yorum Gönder