cem esen
cem esen |
yıllardır takip etmeye çalıştığım bir isim besteci ve piyanist cem esen... daha doğrusu, takip etmeye başladığım belki de ilk genç müzisyenlerimizden kendisi ama yıllardır hakkında hiç paylaşım yapmadığım bir isim aynı zamanda... bu sayfada neden bir çok genç yetenekten henüz bahsedememiş olduğumu açıklarken de cem esen'i örnek göstermişim:)... bakınız, burada... cem esen kısmını sildim ama siz yine de o bağlantıya gidip; sağa sola da bir göz gezdirin... bu yazıyı okuduktan sonra tabii...
tabii hakkında hiç bilgi vermemiş de değilim... sağ üstteki "ara" kısmına adını yazıp, okuyabilirsiniz... mesela "neden önceliğimiz geleceğimizdir?" sorusuna yanıt ararken de cem esen'in hayran kaldığım eserlerinden biri olan free variations op. 7 eserini paylaşmıştım... bu paylaşımı ben çok önemserim ve okunmasını isterim, verdiğim bağlantıdan okuyun mutlaka... aşağıdaki paylaşımları da bu yazıdan sonra yaptım, onları da araya ilave edeyim dedim... aşağıdakiler de okunacak...
cem esen'den cosmic variations
cem esen ve ayşe ece güneşşen'den trajik liedler
portemento
ekleme/aralık 2020... artık önemli eklemeleri yazının başlarına yapıyorum... her sene olduğu gibi, bu sene de yıl bitmeden, çalışmaları ile en göze çarpan muhteşem gençleri açıklanıyor... junior chamber international (jci) tarafından 1983 yılından beri düzenlenen ten outstanding young persons of the world'ün türkiye ayağı olan toyp-türkiye, 2020 nin en muhteşem 10 gencinden biri olarak seçti cem eseni... kültürel başarı alanında bu ödülü fazlasıyla hak eden bir sanatçımız kendisi...
2020 yılında liedlere devam etti cem esen... 2019 yılının trajik liedlerine, alp utku ile çıkardığı akşam güneşi liedleri op.12 de eklendi... bir de tekli çıkardı cem esen, flute sonata no:1 op. 14... bu sonatı da cem önertürk seslendirdi... kültür alanında en başarılı genç seçilmedi boşuna...
içinde gürültü eksik olmayan bir evde dünyaya gelmiş cem esen de... yani anne de baba da müzisyen... komşuların sevmediği türden evler sanatçı evleri... "vayyy sen müziğe nasıl gürültü dersin!" diye kızın bana diye böyle yazdım:)... oluyor öyle tepkiler zaman zaman ve çok hoşuma gidiyor:)... gürültünün de aslında müzik olduğunu söyleme fırsatı doğuyor, daha da önemlisi; dünyanın bence % 97 sinin (atmıyorum, kabaca hesapladım, inanmıyorsanız, siz de hesaplayın) bugün dinlemekte olduğu gürültünün de müzik olarak kabul edildiğini söyleyebiliyorum... işte o kesim için de duygu ve murat esen'in evinden yayılan piyano ve flüt sesleri gürültü oluyor... diyecek bir şey yok, maalesef günümüz dünyasının hakimi o yüzde 97...
bu blogta; olağanüstü, deha yada fevkaladenin fevkinde ve benzeri gibi ifadeleri bilinçli olarak kullanmıyorum çünkü her başarılı ve gönüllere hitabeden müzisyen, olağanüstü bir deha olmak durumunda değil... tercih ettiğim en uç tanımlama "çizginin oldukça üstünde" gibi oluyor en fazla, cem esen de benim için çizginin oldukça üstünde bir piyanist idi... bir kaç yıldır oldukça başarılı bir besteci de oldu aynı zamanda...
hayran kaldığım bir eserini yukarıda bağlantısını verdiğim yazıda paylaşmıştım, free variations op.7'yi orada zaten dinlediniz?... şimdi hemen bence muhteşem olan bir diğer eserini paylaşayım... söz konusu eser ise, muhteşem derim çünkü gerçekten olağanüstü... élégie op. 2... videonun başında op. 9 olarak geçmesi kafamı karıştırdı ama doğrusu 2... bir yandan dinleyin, bir yandan aşağıyı okuyun... keman, yuichiro fukuda...
cem esen'in bir kaç yıl önceki ilk çalışmalarından biri élégie ve ne zamandı tam hatırlamıyorum şimdi, facebook sayfasından paylaştı bu eseri... ben yazısını okumadan dinlemeye başladım yorumladığı bir eser düşüncesiyle... bana o kadar çok hitap eden bir eser ki, şartlanmış olarak "yahu kimindi bu parça?" diye resmen beynimi yakmıştım:)... abartmıyorum, çok fazla uğraştım internette eleji op 2 yada 9 bulacağım diye... dinlemediğim rachmaninoff, faure, massenet, vb besteci kalmamıştı:))... hatta thedorakis, karaindrou vs...:)... böyle hoş bir anısı da var bu eserin... sayfasında kompozisyonları içinde de bulunmuyor elegie nedense... sayfası demişken, hakkında her türlü bilgiye ulaşabileceğiniz resmi web sayfasını vereyim hemen... resmi web sayfasına sahip nadir sanatçılarımızdan biri kendisi ve umarım bu sayfa sürekli açık ve aktif kalır...
cem esen
tabii bu arada şuna da açıklık getirmeliyim; cem esen'den böyle bir eser beklemiyor olmamdan kaynaklanan bir durum değil yukarıda anlattığım... çok daha fazlasını yapar, yapıyor zaten ve yapacak da... aşağıda bahsedeceğim bir çok yeni eseri muhtemelen teknik anlamda çok daha ön plandalar... kedisini bana her an dinlettirebilecek yapıda bir çalışma ve yanımdan ayırmadığım minik mp3 player'ın baş köşesinde yerini aldı çoktan ve 2016 yılından beri benimle birlikte... "dinlediklerim" etiketini de ekledim bu sebeple bu paylaşıma... bu arada; besteci için yapılan paylaşımda bahsettiğim şeye bakın! mp3 player!... ::)))... artık affına sığınıyorum kendisinin:))... günümüzde utanma, arlanma, sıkılma da kalmadı nasıl olsa, arada kaynar gider:))...
hemen bir cem esen paylaşımı yapmak gerekiyor lafı değiştirmek için... prokofiev'in 3 numaralı sonatı... 2014 yılı performansı ama harika... bazen eski performansların paylaşılması sıkıntı olabiliyor ve "yepyenisi dururken, neden bilmem kaç yıl öncesini paylaşıyorsun arkadaş!?" deniyor ama bence bu paylaşılmalı...
6 yaşında başlamış piyanoya... ilk öğretmeni ise can çoker... çukurova devlet konservatuvarındaki bu eğitim sonrasında, mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi devlet konservatuvarına geçmiş ve 2016 yılına kadar metin ülkü ile devam etmiş eğitimine... çev sanat bursiyeri olan cem esen, 2016 yılından beri hannover music hochschule'de roland kruger ile çalışmalarını sürdürüyor... benim bildiğim kadarıyla, güher ve süher pekinel kardeşlerin tüpraş desteğindeki dünya sahnelerinde genç müzisyenler projesi kapsamında destekleniyordu cem esen ama şimdi kontrol ettim, çev sanat tarafından da destekleniyor...
eğitim hayatı boyunca; peter florian, emre şen, stefan kovacevich, prof. andrej dutkievich, diana anderson, alan weiss, johann schmith, jun kanno, gülsin onay, fazıl say, andrea luccessini ve ludmil angelov gibi önemli isimlerle çalışan cem esen, bir çok büyük orkestramız ile de sahne aldı...
her detaya girmiyorum, sadece önemli bulduklarımı yazıyorum... mesela 2012 yılında istanbul festivalinde gülsin onay ile birlikte konser vermesi çok önemli... paganini varyasyonları çalmışlardı... üstelik çok da genç idi... bunun yanında; yine 2012 yılında 13. uluslararası antalya piyano festivaline davet edildi... geçtiğimiz yıl da sofya müzik festivalinin davetlisi idi... 2017 yılında da şef gürer aykal'ın talebi üzerine bestelediği piyano sonatını antalya piyano festivalinde seslendirdi...
bugüne kadar elde etmiş olduğu bir çok derece de var... 5. pera piyano yarışması ikincilik ödülü, başkent üniversitesi ulusal chopin piyano yarışması ikincilik ödülü, 6. pera piyano yarışmasında üçüncülük ve en iyi chopin yorumu ödülü, polonya’nın jelenia gora şehrinde düzenlenen uluslararası chopin piyano yarışmasında finalist, gümüşlük 1. ahmet adnan saygun piyano yarışması birincilik ödülü, kazakistan astana’da düzenlenen 7. delfhi oyunları piyano yarışmasında bronz madalya ödülü, ispanya maria herrero piyano yarışması üçüncülük ödülü, estonya’nın narva şehrinde düzenlenen chopin piyano yarışması finalistliği ve en orijinal yorum ödülü, hollanda'nın enschede şehrinde düzenlenen uluslararası young musician piyano yarışmasında en iyi çağdaş eser yorumu ödülü, istanbul vedat kosal piyano yarışması ikincilik ödülü ve malta piyano yarışması üçüncülük ve jüri özel ödülü benim ulaşabildiklerim...
cem esen çalışmaları |
ilk piyano sonatını hocası metin ülkü'ye ithaf eden cem esen, geçtiğimiz yıl bestelediği ikinci sonatını ise can çakmur'a adadı... can çakmur'un hamamatsu birinciliğinin hemen sonrasında bunu duyurması bana oldukça anlamlı geldi... başarılı bir piyanistin, bir diğer başarılı piyaniste bu anlamlı davranışı sergilemesi, bugün resmen birbirini yemekte olan ihtiyar camia!! mıza karşı çok güzel bir duruş oldu aslında... bu tamamen benim görüşüm ve muhtemelen cem esen böyle bir şeyi aklından da geçirmedi benim algıladığım haliyle ama benim ilk düşündüğüm bu olmuştu okuyunca ve çok hoşuma gitmişti... hamamatsu başarısının hemen sonrasında kendisini bu jest ile kutlamış olmasını, ihtiyarlara gençlerden bir yol ve yordam gösterme olarak algıladım ben... bir daha belirteyim, bu sözler sadece beni bağlar...
dört bölümden oluşan iki numaralı piyano sonatı da çok güzel... üzerinde çok çalışılmış titizlikle gibi ama keyfinden de hiç bir taviz verilmemiş... çok beğendiğim bir diğer eseri oldu bu çünkü duygu tekniğe yenilmemiş... sürekli bir yerlere götürüyor dinleyeni...
önceki çalışmalarını bilmiyorum, daha doğrusu cem esen'in hangi çalışmalarını bizlere sunduğunu bilmiyorum... mutlaka fazlası vardır ama bildiğim ilk iki eseri piyano ve yaylılar için yazdığı scarlet ve elegie... fantasie polonaise sonrasında 7 adet kısa impromptu paylaştı zaman zaman... bu eserler de aslında tam benlik çünkü bence müzik zaten o anda hissedilenden ibarettir ve dinlerken de birbirinden farklı cem esen'leri tanıyabiliyorsunuz... 5 ve 7 numaralı impromptu'lara bayıldım... bunları paylaşmıyorum ama youtube kanalından mutlaka dinleyin ve benim beğendiklerimi beğenin diye yazıyorum:))... dayatmalı blog ya burası, o sebeple... aşağıda kendisine ait eserleri paylaştığı kanalı ve bazı eski performanslarını ayrı ayrı veriyorum, takipte kalın mutlaka...
youtube/cem esen (kendi eserleri)
youtube (bazı eski yorumları)
bu blogta daha önce de bazı bestecilerden bahsettim... önemli bir kısmı "yeni müzik" olarak tabir edilen akım bestecileri... cem esen ise o akım içinde değil... benim için müziğin eskisi, yenisi yada şöylesi ve böylesi hiç bir zaman olmadı... genre olarak ifade edilen müziğin türünün olması bile saçma... insanda da, müzikte de saçma... tamam, yapı olarak çok farklı yeni müzik ama ben ayırmayı saçma buluyorum... benim için öyle ve bence müzik müziktir, o kadar... yeni müziği de -biraz zor kabullenerek- keyifle dinledim... eskiye aşina olmaktan kaynaklanan bir durum bu sadece...
bunları neden vurguluyorum? son zamanlarda itişip, kakışmalara ve ince laflara tanık oluyorum:))... yahu arkadaş, herkes işini yapsın, isteyen eskisini, isteyen yenisini yapsın, dinleyici de kendisine hitap edeni dinlesin... ben emek sarf edilen ve kaliteden ödün vermeyen -çok az zaten:)...- her müziği dinliyorum mesela... en eskisinden, en yenisine kadar; tamamını da programlarda görmek isterim... ama köşe başını tutanlar hepsine de aynı şansı vermeliler tabii... işte olay burada kopuyor zaten... müzikteki ırkçılık da had safhada... köşe tutuculara kendinizi beğendirmek zorundasınız resmen... halbuki, sanatçı kendisini dinleyiciye, hatta belki de önce kendisine beğendirmek durumundadır...
eskiyi, yeniyi vs yi bırakın artık... programlarda hepsine de yer verin... öncelikle bestecilerimize bol bol yer verin... en çok saygun'a yer verin... cem esen çalışmalarına da yer verin, aslıhan keçebaşoğlu'na da... gençlere yer verin... eserlerini repertuvarınıza alın... genç bestecilere de genç solistlere de bol bol yer verin... konservatuvar öğrencilerini de serpiştirin senfoni orkestralarına her konserde...
cem esen'den özür diliyorum bunları hakkındaki paylaşımda yazdığım için ama ben her paylaşıma bunları sıkıştırıyorum fırsat çıktıkça... sonra da, olur da okurlar diye özür de diliyorum:))... özür dileyince iş bitiyor:)...
şu an son çalışmasını dinliyorum, çok keyif verici, dinlendirici bir eser... nocturne... kontromantizmi de bekleyeceğiz artık dinlerken...
cem esen; hem çizginin oldukça üstünde bir -yorumcu- konser piyanisti, hem de çizgi üstü bir besteci... besteciliği için benim şimdiden olağanüstü yorumlar yapmam doğru olmaz çünkü basit bir dinleyiciyim sonuçta ama ben tüm eserlerini çok beğendim ve belki de kendisi benim kadar memnun değildir eserlerinden... yaratıcı yönünü yorumculuğuna da çok kararında aktarabiliyor... yorumlamada tadını kaçırıp, eseri resmen katleden bir solist değil... esere bağlı ama yorumlarında cem esen'i de ciddi biçimde hissediyorsunuz...
üst seviye bir konser piyanisti cem esen... ben kaçırmış olabilirim ama işin gerçeği son 2-3 yıldır cem eseni de senfoni orkestralarımızın eşliğinde solist olarak daha çok görmeyi isterdim... yakın geçmişte sadece çukurova devlet senfoni ile sahne aldı diye hatırlıyorum... üstelik sadece son bir yıl içinde bile bir çok resitali oldu türkiye'de, özellikle üniversitelerde... belki de kendi tercihidir, bilemem... aklıma gelmişken yazıverdim geçtim ama sadece cem esen de değil, bazı hak ettiğini düşündüğüm isimleri göremiyorum büyük orkestralarımızla... bu gençler, bu işin üstesinden rahatlıkla gelebilecek kapasitedeler artık...
yukarıda eski-yeni filan karıştırdım ya anlar anlamaz... şunu da ilave etme gereği duydum; cem esen çok yenilikçi bir kişiliğe sahip ve klasik çizgi içinde kalmakla birlikte, eserlerinde bu yenilikçiliği de ciddi biçimde hissettiriyor... ben gerçekten teknik anlamda bilerek, anlayarak yazmıyorum bunları, sadece dinlerken hissettiklerim... özellikle impromptularda daha fazla hissettim bu araya serpiştirilmiş yaklaşımları... çok belli belirsiz serpiştirmeler... özetle; cem esen'den gelecekte farklı çizgide çalışmalar da göreceğiz gibi geliyor bana... eklektik çalışmalar demek doğru olur mu? bilmiyorum... bende bıraktığı izlenim; cem esen yeni yollara açılmaya hazırlanıyor... sadece his...
aslında çok da az yazdım cem esen hakkında... çok detaya girmedim... bu aralar okulunu bitirmiş de olabilir, bilmiyorum ama henüz öğrenci olmasına rağmen, kat ettiği yol hiç de az değil... sadece bir kaç yıl sonrasının dünya piyanisti kendisi... ve geleceğin adından çok söz ettirecek bir bestecisi... belki de hepsinden önemlisi; söylediği ve söyleyeceği çok fazla şey var... fikri var, söylemi var...
yukarıda bitti paylaşım... söylemesem anlamazdınız:)... ama son video için bir türlü karar veremedim... önce piyano ve çello için yazılmış romance'ı paylaştım, sonra mozart'ın piyano konçertosuna yazdığı kadansı paylaştım... bir kaç kere böyle değiştirdim ve sonunda çok beğendiğim kadansta karar kıldım... umarım değişmez yine çünkü video değiştikçe, bu yazı da değişiyor:))... evet, kesinlikle kadans diyorum... ben kendim girip, rahatça izleyebilmek için paylaşıyorum bu videoları da o yüzden... yoksa, dilediğinizi gidip kanalından zaten izlersiniz...
mozart piyano konçertosu k 466 1. bölüm... harika... hem besteciliğini hem de piyanistliğini fazlasıyla konuşturmuş cem esen...
Yorumlar
Yorum Gönder