klasik müzik konserlerinde alkış sorunu


konu çok ciddi bir konu ve resmen kanayan bir yara... ülkemizde klasik müziğin gelişmesinin önündeki en büyük engel bu sorun... klasik müzik konserlerinde, eserin neresinde alkışlayacağımızı bi bilebilsek, müziğimizin gelişimini engelleyen bütün sorunlar ortadan kalkacak... hatta boş salon yada kadrosuz müzisyen bile kalmayacak... ama halk olarak öğrenemedik bir türlü ve klasik müziğin içler acısı durumu da ortada...

klasik müzik eserlerinin neresinde alkışlamalıyım!...

"olmayacak bir yerde alkışlarım, öndeki asık suratlı, arkasına dönüp beni gözleriyle yerin dibine batırıp batırıp çıkarmaz, orda kalırım" korkusuyla, konserde müzik dinleyemez, dinlesem de anlayamaz olduğum için, artık konserlere gidemiyorum... travma halini aldı... ya şaşırırsam! ya bilemezsem!...

salona girerken sağa sola bakın iyice... broşür gibi bir şey olur oralarda bir yerlerde... onu bu sebeple koyuyorlar... konserde neler çalınacak, pardon hangi eserler seslendirilecek? yazar orada... eser başladı diyelim; allegro... alkış yok!... adagio!!!... aman haaa orada da alkış yok, sakın... allegro molto... bu da bitti mi? eminseniz eğer, basın alkışı gitsin... işte bunu becerebildiğiniz anda, ülke müziğine çok büyük katkı sağlamış oluyorsunuz... müziğimizdeki içler acısı olduğu söylenen duruma sebep olan tek sorun bu çünkü...

içinizden sürekli sayacaksınız... 1 bitti... 2 bitti... 3 bitti... bakın hemen oraya, 4 filan yazıyorsa eğer, onu da bekleyeceksiniz ve eminseniz eğer bütün bölümlerin bittiğinden, alkışa abanın... allah ne verdiyse...

diyelim ki şaşırdınız!... bi şeyler çalıyor ama 2 miydi? 4 müydü? 3 olmasın!!!... diyelim karıştırdınız... dönün arkadakine sorun... bu kaçtı? deyin... bilmiyorsa, kalkın yerinizden, daha da arkadakine sorun... yok, en sağlamı, öndeki asık suratlıya sormak... koltuğu biraz gıcırdatın, o zaten pusuda bekliyordur, bir şey olsa da baksam diyordur, size ters ters bakınca, sorun kaçıncı bölüm olduğunu...

bu konu gerçekten çözüm bekleyen hayati bir konu... "bu kanıya nerden vardın ki?" derseniz, şurdan vardım: özellikle sezon başlarında, daha doğrusu sezon yaklaşırken, internette, dergilerde filan bu sorun çok irdeleniyor kültür ve sanat yazarlarımızca!... ordan vardım bu kanıya... herhalde en önemli sorunumuz bu ki, bunu yazıyorlar... de mi... insan ister istemez öyle düşünüyor...

ben kolayını buldum aslında... hiç alkışlamıyorum, oluyor bitiyor... orkestra, koro vs çıkıyor, solist çıkıyor, şef çıkıyor, 2-3 bölüm bitiyor, solist ve şef dönüp selam veriyor... hiç birinde kılımı kıpırdatmıyorum, sorun kalmıyor...

japonlar öyleymiş galiba, bilmiyorum ama öyle deniyor... sadece konserin en sonunda alkışlıyorlarmış... çok iyi yapıyorlar, eğer öyle ise... alın size çözüm...

klasik müzik konserlerinde alkış sorunu nerden çıktı?

peki bu "bölüm aralarında alkışlanmaz, eser tamamen bitince alkışlanır" kuralı nereden çıktı?...

çoğu eserde o alkışın olması aslında pek de rahatsız edici bir şey değil... bazı eserlerin bölüm sonlarında, o alkışı kulaklar arayabiliyor bile üstelik... sanatçılar da genelde bu yaklaşımda...

yani sanatçılar aslında bu alkış sorununa pek de katı bir karşı duruş göstermezlerken, "klasik müzik snobları" bu konuda savaş bile çıkarırlar!... işte ben o pire için yorgan yakabilen, kraldan çok daha fazla kralcılık oynayan klasik müzik snoblarının yaklaşımına çok fazla kafayı takmış durumdayım...

neredeyse bütün otoritelerce kabul edilen bir görüş: bu alkış kuralı 19. yüzyılın ortalarında çıkarılmış bir kural... öncesinde böyle bir şey yok... bu alkış kuralını yakın sayılabilecek bir zamanda zorla kabul ettiren isimler; wagner ve mahler'dir... bazı orkestra şeflerinin de gayretleriyle, klasik müziğe oldukça geç sokulmuş bir kuraldır bu kural...

19. yüzyılın başlarında, tiyatrolarda bazı katı kurallar uygulanmaya başlamış, yüzyılın ikinci yarısında bu kurallar konserlere de taşınmıştır...

paganinin, konserleri esnasında her an alkışlanabildiği ve bu durumdan kendisinin çok hoşnut olduğu çok iyi bilinmektedir ki filmlerde de böyledir... david garrett'in filminden bir sahne için tıklayın... sonlarda bir yerde paganini taverna sahnesi olması lazım...

mozart'ın da bu alkışlardan hoşlandığı bilinmektedir ve bunu açıkça da dile getirmiştir...

mozart, bazı eserlerinin ilk bölümlerinin sonlarını bol alkış alacak şekilde bestelemiştir ve bunu açıkça da söylemiştir...

bu konuda daha bir çok belge bilgi ve akademik çalışma var ama burası sonuçta bir blog... kaynak maynak da göstermiyorum... inanmayan kendisi araştırsın...

şu çok net: bu kural, sonradan zorla kabul ettirilmiş, despotça bir kuraldır... klasik müzik snobları da bilir bilmez, incelemeden, araştırmadan, sonradan dayatılan bu alkış kuralını temcit pilavı gibi söyleyerek, yazarak, akılları sıra kendilerinin ne kadar da bilgili olduklarını vs anlatmaya çalışmaktadırlar...

ve o snoblar yüzünden, insanlar konsere filan gitmekten korkmaktadırlar... joshua bell de bunu dile getirmiştir... "ara bölüm sonlarında alkış olunca ben çok memnun oluyorum" demiştir çünkü bu alkış hem beğeniyi ifade etmektedir hem de yeni klasik müzik dinleyicilerinin varlığını göstermektedir...

şimdi de lütfen cecilia bartoli hakkında yaptığım paylaşımda yüklediğim kısa son cual nave videosuna bir bakın derim... klasik müzik konseri budur işte arkadaş... sizin dayatmaya çalıştığınız değildir... o videoyu izleyince göreceksiniz ki cecilia bartoli'nin muhteşem sesine tepki veren seyirci de değildir!... orkestradaki kemancıdır... belki de baş kemancıdır...

eseri yarıda kestiren bir müzisyen... gülen bir solist... alkışlayan ve gülen seyirciler... gayet mutlu bir şekilde kesilip, devam eden bir konser...

diğer yanda da bilir bilmez herkesi bu konuda aşağılamaya çalışanlar... birinden birini seçmek, müzisyenlerin sorunu...

1950 lerden sonra bile, dünyanın en büyük orkestra şefleri dahi bu konuda tartışmışlardır... mesela pierre monteaux bölümler arasındaki alkışların önlenmeye çalışılmasını "yapay ve gereksiz bir kısıtlama" olarak değerlendirmiştir... 

rubinstein ise alkışın ne zaman olacağının seyirciye dikte ettirilmesini barbarlık olarak değerlendirmiştir...

aşağıdaki videoda şef ricardo muti, seyircinin eser ortasındaki muhteşem alkışı üzerine bu durumdan memnun kalarak, izleyiciye kısa bir konuşma yapmış, resmen "bu kültürü koruyun" demiş ve nabucco'nun esirler korosu va pensiero'yu bir kez daha seslendirmiştir seyirciye ödül olarak... verdiğim bağlantıda da benzeri bir durum söz konusudur... mutlaka izleyin...



daha bir çok örnek verilebilir bu konuda... daha doğrusu, akademik bilgi verilebilir... inceleyin... operadan örnekler verince, opera daha yumuşak diyorlar!... italya'dan örnek verince de italyanlar öyle diyorlar!... var mı öyle bir şey yahu... işlerine geldiği gibi yalan cevaplar hazır...

klasik müziğe sonradan konan bu katı kural yüzünden müzik doğallığını kaybetti ve resmen konser izlemek ciddi bir ritüeller bileşimine döndü... müzik; duygu işidir... seyirciyi rahat bırakın, hissettiği yerde alkışlasın... tabii burada ortaya çıkan sorun şu: izleyiciye güvenmemek!... bu da izleyiciyi aşağılamaktan kaynaklanıyor... "izleyici ne bilecek!" mantığı...

büyük bir duygu yoğunluğu içinde devam eden bir eserin saçma sapan bir yerinde alkışlayacak bir adet bile seyirci yoktur... öyle bir örneği bana asla gösteremezsiniz... akla mantığa aykırı... sadece klasik müzik de yok ki... düşünsenize; huşu içinde ney çalınırken, alkışlayan bir geri zekalı var mıdır?... klasik türk müziğinde, koro eser seslendiriken, saçma sapan anda kim alkışlar?... klasik müzik eserinde de olmaz öyle bir şey... ben hiç denk gelmedim... olabilecek en kötü durum; son nota basılmadan gelebilecek üç beş hafif alkıştır... ona da katlanıverin artık...


bazı eserlerde yavaş yavaş sessizliğe gömülmesi beklenen bölüm sonları var... uzun ve dikkatli bir fade out gerektiren... ben o eserlerin de ülkemizde seslendirildiğine pek tanık olmadım!... bunu da minik bir eleştiri olarak kabul edip, üzerinde biraz düşünmek gerekir...

müzikte; alkışlanmayı hak eden bir çok muhteşem an, resmen gümbürtüye gitmektedir... çoğu sanatçı, sırf bu sebeple hak ettiği anda, hak ettiği o alkışı alamamaktadır... tarihte bu şekilde gümbürtüye giden besteci bile vardır, o da o wagner! bu kuralları yanlışlıkla oturtmuştur aslında... kendisinden çekinen seyirciden alkış alamamıştır!...

bu kuralın ortaya çıkışını wagner yanlışlıkla sağlamış bazı kaynaklara göre... parsifal'in galasında son bölümden önce perde çağrısı yapılmamasını istemiş ancak seyirciler bunu alkışlamayın olarak anlamışlar ve alkışlamamışlar... wagner de izleyicilerin beğenmediğini düşünmüş... bu şekilde bazı aktarımlar da söz konusu... ben akademisyen değilim ancak sonuçta bu kuralın yaygınlaşmasında etkili olan ilk isimlerden biri wagner'dir ve muhtemelen istemeden buna sebep olmuştur... yıl da 1882!...

1882 yılında böyle bir durumun yaşanması, seyirciye tuhaf gelmiş! yani o tarihte bile bu kural yaygın değil... bu saçma sapan kuralın yaygınlaşması da 1900'lerin ilk yıllarında olmuş ancak hemen sonrasında 2 büyük savaş yaşandı zaten... o yıllar yaşanmadı sayılabilir... 1950'ler sonrasında ağırlık kazandı bu kurallar... o kadar da yenidir anlayacağınız...

peki; sizce bu durumda, neden internetteki ekşi sözlük yazarlarından tutun da, kültür sanat yazarlarına varıncaya kadar, bu kural bilir bilmez inatla savunuluyor? kaldı ki, sanatçılarımızın çok büyük bölümü de bu kuralı öyle pek de önemsemiyorlar... mesela; suna kan, gülsin onay, cihat aşkın, cem mansur benim bildiklerim...

konser salonunda 300 kişi bulunur en az... butik salon değilse... bu seyirci sayısı 1500 de olabilir, 3000 de!... daha fazla da... bu kadar seyircinin bulunduğu bir yerde, üstelik akustik özellikleri göreceli iyi bir kapalı alanda müzisyenlerin konsantrasyonlarını bozacak o kadar çok şey olur ki... olmaması mümkün değil...

evinizdeki müzik dinleme alışkanlığınızdan kaynaklanan o atmosferi konser salonlarından beklemek bence pek de akıllıca değildir... hafifleterek yazdım:)... başka bir kelime bulamadım...

bölüm aralarında alkış olması aslında tam tersine bence çok gerekli bir şeydir çünkü bölüm boyunca öksürüğünü tutan, koltuk ses çıkarmasın diye sabırla hareketsiz duran herkes, bölüm arasında her türlü sesi çıkarıyor... sahnedeki müzisyenler de!... alkış, o seslerden çok çok daha güzel değil mi?

müzik, doğaldır yada doğal olmalıdır... duygudur... hissetmektir... konser ise alkıştır... sanatçının gıdasıdır... müzik ruhun, alkış ise sanatçının gıdasıdır... kim ne derse desin, alkış gereken yerde olmalıdır... bölümler arasıymış, hatta bölümün ortasıymış anlamam ben... alkış, tam da gereken yerde olmak zorundadır... bunun dışındaki her şey yapaydır... hatta sanat ve sanatçı düşmanlığıdır...

bu zırvalıklar sebebiyle, klasik müzik seslendirilen konser salonları, dünyanın duygudan en yoksun, soğuk mekanları haline gelmiştir... ne kadar ilginç değil mi?... müziği, sanatçıyı, sanatı, konseri ve seyirciyi ne hale getirdiniz...

sanatçılara sesleniyorum... bırakın bu zırvalıklarda taraf olmayı... açık söyleyeyim, alkış gibi güzel bir şey sizin konsantrasyonunuzu bozuyorsa, bırakın o sanatı... aynen böyle düşünüyorum... 1900'ler öncesindeki sanatçıların bayıldığı bir şey, eğer sizi bozuyorsa, bırakın sanatı müziği filan... seyirciye güvenin... o kadar kişi alkışlıyorsa, alkışı hak etmişsinizdir... sevinin buna...

siz; olmayacak anlarda alkış alacak kadar iyi olun, bırakın bizler hata yapmış olalım... daha ne istiyorsunuz...

Yorumlar

Popüler Yayınlar

Popüler Yayınlar