bilim yobazlığı
"ben sadece bilime inanırım!" gibi laflar herkesin dilinde... "bilimsel olmayan hiç bir şeye inanmam!" da bunun türevlerinden... bu laflar popülist zırvalıklardır çünkü bazı kavramlar üzerinden gittiğinizde hiç kimse gıkını çıkaramaz... bilim de bu kavramlardan biri...
bilim, insan, insanlık, barış, özgürlükler, haklar, demokrasi, eşitlik, vs vs gibi kavramlar tabii ki üst seviyede saygıyı gerektiren, olmazsa olmaz kavramlardır ama bu sevimli kavramlar üzerinden hareketle; bizlere sürekli "içi çivi dolu süslü püslü pastalar" sunuluyor ve pastanın cazibesiyle durmadan çivileri yutuyoruz... valla ben yutmuyorum ama yutan çok fazla...
çivileri doğrudan verseler, hiç kimse yutmaz çünkü... süslemek lazım sevimli şekillerde...
ve sürekli yutanlara da hayret ediyorum.. arkadaş; bir kere yuttuk hep beraber diyelim... eh ikinci ve üçüncüde de yuttuk... ama sekizinci, yirminci, ellincileri de hala yutuyorsanız -ki yutan gerçekten çok fazla- eh pes derim yani...
müzik sayfası ya burası; mesela müzik olmayan şeyi müzikmiş gibi yutturdukları gibi, müzik gibi olağanüstü bir pastanın içinde de çok fazla çivi yutturuluyor, bu da bir kenarda dursun şimdilik...
bilim de maalesef bu pastalardan biri oldu artık (1960'lardan beri, hatta 1945 sonrasında)... herhangi bir şeyin başına "bilimsel çalışmalara göre" yada "bilim diyor ki" eklediğiniz anda iş biter!... gıkını çıkarana cahil, yobaz, geri zekalı vs vs vs deme hakkınız doğar!!...
iş resmen isviçreli bilim adamlarının türkiyedeki reklamlara çıkıp, ürün önermesine döndü:)... yahu o kesim, o reklamlara bile inanıyordur:)... yeter ki gerçekten isviçreliye benzesin:))...
önce şunu bir idrak etmekte yarar var, işin basit kısmı bu; bilimsel olana inanılmaz... bilimsel olmayana inanılır...
öyle hemen inanılmaması gereken tek şeydir bilim ama aydın kesimimiz bilim yobazı oldu çıktı... bunun sebebi de cahillik... cahil kişi; kendisi bilmez, bilmediğini kendisi de araştırıp öğrenmeye çalışmaz çünkü işi gücü papağan gibi duyduğunu tekrarlamaktır... doğal olarak da başına "bilim diyor ki:....." konan her şeye körü körüne inanır... durum bu...
bilime öyle hemen inanılmaması gerektiğinin en basit ve net kanıtı ise ıspanaktır... "bilimsel çalışma" yapan kişinin virgül hatası sebebiyle (3,5 yerine 35 mg), ıspanak demir madeni zannedilmiş, hatta temel reis bile bu hata sayesinde doğmuş ve ünlenmiştir... demek ki hemen atlamayacaksın öyle her şeye... bunun yanında; ıspanakta demir az değildir (100 gramda 3,5 mg) ancak aynı zamanda okzalat da içerdiği için emilimi çok düşüktür ve bilim bunu çok daha geç keşfetmiştir... özetle; eğer bilim yobazı iseniz, temel reis gibi kilo kilo ıspanak yersiniz, demir alamazsınız ve üstüne üstlük, böbrek taşı koleksiyonu yaparsınız... işte bu noktada "kuşku" devreye vaktinde girmek zorundadır ama ıspanak olayında girememiş ve bu hata altmış küsur yıl sonra anlaşılabilmiştir... 60 yıl boyunca bir sürü "bilim adamı!" 100 gram ıspanakta minik bir çivi kadar demir olamayacağını da akıl edememiş demek ki...
yani: bilimin söylediği çok basit bir hata bile 60 yıl anlaşılamazken, bir kaç aylık geçmişi olan olası bir bilgi hatası nelere sebep olabilir?... bu size kalmış artık...
neil degrasse tyson'ın şu fotoğraftaki artık sloganlaşmış olan ünlü sözünü
de özellikle koydum... bilim her zaman doğruyu söyler!... daha doğrusu;
belli bir zaman ve hatta mekan diliminde, bilim tarafından söylenen her
zaman en doğrusudur... kendimle çeliştiğimi zannetmeyin, bilim düşmanı
değilim... ama gerçek bilimin ve gerçek bilim adamının iyice bir
sorgulanması şart... aşağıda yazdım...
bilim yobazları sloganlaştırdılar bu sözü ve aslında ne kadar da komik bir duruma düştüklerini birazdan yazacağım... hemen köpürmeyin...
gerçek bilim insanı; bilimsel olana inanmaz!... kuşku duyar!... bilimin ağırlıklı kısmı kuşkudur... gerçek bilim insanı, kendi bulduğundan da şüphelidir...
bilimde inanç şöyle olabilir: bilim insanı "inanır" ama ispatlaması
şarttır... işte o esnada inanır... tabii gerçek bilim çalışanından
bahsediyoruz, dikkatinizi çekerim... günümüz bilimcileri için "sonuç" zaten hazırdır, o sonuca ulaşmak için bilim yapar!...
mesela bir hanım ile bir bey; bir konuyu çözme konusunda inandılar, denediler, geliştirdiler ama emin olamadılar.. kuşkuları vardı.. denenmesi vs vs gerekiyordu.. dediler ki "umarız inandığımız doğrultuda sonuçlar alırız ve bu sorunu çözeriz, umarız işe yarar... olası kötü sonuçlardan da biz sorumlu değiliz" çok da haklı ve doğru...
onlar böyle düşünüp, böyle konuşurlarken, "bilimden başka hiç bir şeye inanmadığını, sadece bilime inandığını" bas bas bağırarak söyleyenler ne dediler? "tek yol bu, başka çözüm yok, acilen bu olacak!" köpek gibi olacak hem de... olmazsa; ekmek yok, su yok, hiç bir şey yok...
işte aradaki müthiş fark burada... bilim insanı ile bilim yobazı arasındaki fark budur ve bu minicik fark birini bilim insanı yaparken, diğerini kara cahil yapar...
kate bush - cloudbustingbilim nedir peki? bana göre hayaldir bilim... hayal edersiniz, gerçeğe dönüşür yada dönüşmez... aslında böyle bile değil... zaten bir gerçek vardır, hayalleriniz sizi o gerçeğe taşır yada taşımaz... daha da doğrusu; mutlaka taşır ama taşıması onlarca yada binlerce yıl sürebilir... bilim budur... siz hayal edersiniz, 800 sene sonra bir başka bilim insanı gerçekleştirir...
şimdi çok nadirdir bu durum çünkü artık birileri hayal ediyorlar ve sözde bilim çalışanları o hayalleri gerçeğe dönüştürmeye çalışıyorlar... işte bu yazının konusu bu...
mesela şimdi biri hayal ediyor ve diyor ki "alın şu siyah beyaz fotoğrafı, videoya çevirin, canlı gibi olsun"... bunu hayal eden ayrı, yapan ayrı... hayal eden diyor ki "bunu yapana 5 milyon dolar vereceğim"... yapan kim? tabii ki bilim çalışanı yada teknoloji üreteni falan filan... her kimse... neden yaptığını biliyor mu? sanmam... eğlence aslında... aaa bi bakıyorsun, 95 sene önce hakkın rahmetine kavuşmuş olan büyük deden videoda sana gülücükler yağdırıyor... pek de bi duygusal aslında...
peki bunu hayal edip de yaptırtan, aslında neyi hayal etti ki?...sizce?...
yahu işte sorun burada... dedenizin fotosunu canlı bir videoya çevirmeyi hayal eden zaaat-ı muhteremin bunu "siz dedenizin gülücükler yağdıran videosunu izleyip de duygusal anlar yaşayın ve mutlu olun" diye milyonlarca dolar harcayıp da yapmadığından kesinlikle ve kesinlikle eminim...
tıpkı birilerinin on binlerce turna sürüsü gibi gökte süzülen zımbırtıları bizim kesintisiz mutluluğumuz için yapmış olamayacağı gerçeğinden emin olduğum gibi...
geri zekalı mı arkadaş o.. her kimse... salak mı?... işi gücü yok, insanları mutlu edecek!... öyle bir dünya mı kaldı?... zaten hiç bir zaman olmadı ki öyle bir dünya... sadece öyle bir dünyanın olduğuna inanan tuhaf insanlar var...
bir başkası da hayal ediyor ve diyor ki "yahu bir şey geliştirin bana, herkes oraya girsin, kendine ait tüm bilgileri kendisi döşesin oraya, ne yer ne içer, ne düşünür, ne satın alır, necidir, kimdir, neyin nesidir falan filan... bileyim ben... bu işlerle ben uğraşmayayım, kendileri bi zahmet yapıversinler bu zalaklığı"... cebinde bol parası olan bunu istiyor, birileri de uğraşıp yapıyor... şimdi bu bilim mi?... tabii ki bilim... şöyle bir bilim: 10110101000101... bu kısmı bilim sadece...
biri hayal ediyor mesela... diyor ki: "yahu şu tavuklar çok ufak, bana 18 kilo et çıkarabileceğim tavuk yapın"... bilim de yapıyor... yetmiyor tabii, "ya madem bu işten anlıyorsunuz, kemikleri de olmasın bu tavuğun bi zahmet...." bilim onu da yapıveriyor.. ne olacak...
sonra diyor ki: "arkadaş ne gerek var yahu tavukmuş, kümesmiş, kemikmiş, şuymuş buymuş, siz en iyisi bana laboratuvarda tavuk eti yapın...." şu anda bu aşamadayız... komplo teorisi deyip, gülüyorlardı, şimdi market raflarında...
bazı değişiklere göre; bizler bol bol protein alalım diye hayal edip yapıyor bilim bunu:)))... işte onlara bilim yobazı deniyor... "bilimden başka hiç bir şeye inanmam!"... e buyur inan kardeş, bol bol tavuk ye bak bilimin üretivermiş sana:))...
birileri de şimdi durmadan germekle meşgul dünyayı... "ay bu küresel ısıtma da çok sapıttı canım, durdurun artık şunu" dememiz için... dediğimiz anda süper kahraman edasıyla çıkıverecek bili ve aşırı bilimsel bir şekilde atmosfere kireç taşı dökecek:)... buyrun bilimciler... daha neler neler...
gerçek aydın bir kitlenin "hoooop bilader, o gök 9 milyar insana ait, sen kimsin ki oraya da burnunu sokuyorsun" demesi gerekirken, onlar turna sürüsü gibi süzüle süzüle geçen ışıkları hayran hayran izlemekle meşguller... peki ben bu kitleye nasıl aydınmış gibi davranabilirim ki... gayet bi cahiller...
peki ben salağın önde gideni miyim? ki kalkıp da inanacağım bu zamane bilimine?... nesine inanayım yahu... bir hayal edene bakıyorum, bi yapana bakıyorum, bir de yapılana bakıyorum; elle tutulur bi nane bulamıyorum ki inanılacak... geri zekalı mıyım arkadaş ben bu bilime inanayım?...
david bowie - drive in saturday
en tepede koyduk fotosunu... tamam, çok güzel ve kesinlikle de doğru... tyson kardeş doğru söylemiş ama çok önemli bi sıkıntı var ortada çözülmesi gereken... bu tyson kardeş bildiğim kadarıyla astrofizikçi... yani o kendi fantastik bilimsel dünyasında yaşıyor... bilim dendiğinde aklına gelen fizik, matematik, termodinamik, kütle çekimi, relativite, kuantum vs vs... kara delikler, cüceler filan... gerçek bilim insanı o...
mesela bir astrofizikçiye "gel bakiiim buraya bilgincim; dünyanın dönüş hızını bir daha hesapla, 180 yıl yaşayayım" denebilir mi?... dibi çıkar adamın:)... derler derler, kesin demişlerdir zaten de, şimdilik pek oluru yok:)... olsa, dükkan senin...
ama bir başkasına; "gel bakiiim bilgincim, önce bi yazıcı keşfet, 3 boyutlu olsun, sonra ordan bana karaciğer filan yazdır da, ben 180 yıl yaşiiim, çok param var benim"... hah, bak gördünüz mü? bunun gideri var:)...
tamam, bilime inanayım, güveneyim ama hangi bilime inanacağım ben?... insanları kanser edene mi?... global köyümüzü ısıtana mı?... çok ısındı deyip de soğutmaya kalkana mı? uydulardan yerin altını gözetleyen bilime mi? açlığı bir türlü bitirememiş olanına mı?.. hangisine?...
"bu roket 1500 km daha öteye daha az yakıtla nasıl gider ve daha fazla çocuğu nasıl katledebilir ki" diye çabalayan bilime mi inanayım?... yoksa "yahu şu hayvancılığı bitirelim, onun yerine laboratuvarda yapay et yapalım, şu geri zekalı insan onu yesin" diye uğraşan bilime mi inanayım?...
ikinci dünya savaşında kullanılan gazları ürettiği halde, bugün dünyanın geleceğinden çok endişeliymiş gibi davrananların bilimine mi?...
bilim yobazlarına soruyorum: hangisine inanayım?... alın, seçenek çok... "dünyanın yarısını aç bırakıp, geri kalan yarısını obez yapan" bilim de var mesela... binlerce örnek yazarım... hangisine inanacağız?... bilime tapan kişilerin bunların tamamına inanması ve güvenmesi gerekiyor... buyrun kardeş, inanın...
bilim bilim dediğiniz şu zımbırtı "açlığı çözememiş!" "çocukların yarısını açlıkla kısa sürede, geri kalanını da metabolik hastalıklarla süründüre süründüre yok ediyor" aynı zamanda geliştirdiği roketlerle de... ve siz muhteşem birer bilim fanatiği olarak hiç utanmadan, aynştaynın şu sözünü de slogan gibi paylaşıyorsunuz: "dünyada tek 1 adet bile çocuk mutsuz ise; büyük icatlardan ve ilerlemelerden söz edilemez"... yahu bu sözü ben slogan gibi söyleyebilirim, siz bilim yobazları değil...
ben bu sözü şöyle söylerim hatta: "dünyada tek 1 adet bile çocuk mutsuz ise; bilimden, sanattan, bilim insanından, sanatçıdan ve aydın sınıftan söz edilemez"
yahu koca dünyada mutlu insan kalmamış; siz hala daha bilimden, sanattan, edebiyattan, siyasetten bahsediyorsunuz... "bilime inanırmış!"... de get.......
bilime inanacağız ama inanılacak bilim kaldı mı?... bana insanlık yararına -ki ben sevmem insanlığı, kainat veya doğa diyeyim; kainata faydalı güncel tek bir adet bilim dediğiniz şeyden gösterin, inanayım...
bilim denen şey aslında sadece temel bilimlerdir... bu kadar... ben temel bilimler dışındaki hiç bir şeyi bilim olarak kabul etmiyorum... bilim insanı da, temel bilimlerde çalışan insandır...
tarım, tıp, neredeyse bütün mühendislikler vs vs... hatta siyaset biliminden de bahsediliyor, hikayedir... algı mühendisliğinden de bahsediliyor... bilim; temel bilimlerdir arkadaş... gerisi hikaye...
foreigner - blinded by science
neden mi?... çok basit bunun cevabı... temel bilimlerde çalışan kişiye "bana şunu yap getir, al sana 12 milyar fon" diyemez kimse... anladınız?... oluru yok... çok masumdur temel bilimler... neyse o...
astrofizikçi neil degrasse tyson; gayet masumane bir şekilde neden öyle demiş?... umarım onu da anladınız...
düşünsenize; adam hayal ediyor ve "şşşt bilim adamları, alın size 20 milyon dolar fon... bana 3+5 in 10 yaptığını bulun, getirin"... azcık saçma oldu de mi?...
gülmeyin; şöyle bir tehlike var: o paraya 3+5 in 10 yaptığına ikna edebilecek insan da vardır mutlaka... ikna olmaya can atan insan bol zaten... olur mu olur... biri basar parayı, 3+5 in 8 yaptığını söylediğinizde, dünya çullanır üstünüze:))... başına "bilimin yeni keşfi" deyin, yeterli...
aynen bugün yaşanan durum:)))... olmaz demeyin...
her şeyden önemli olan tek bir konu vardır... sanattan da bilimden de önemli olan tek konu... etik!... etik devreye girdiği anda, her şey susmalıdır... susmak zorundadır ama susmuyor...
bilim de sanat da evrenseldir ve kainata (hedefi büyük tutalım) hizmet ettiği sürece etiktir... insanlığa hizmet gibi bir şey bana hiç etik gelmiyor, o yüzden... bütün sorun; insan tarafından üretilen, insana ve insanlığa hizmet pastasıyla çıkıyor çünkü..."insanlığa ve insana hizmet eden cefakar bilim çalışanları diyor ki:....... " pastasını herkes mutlulukla yutar...
bilim; kalkmış, sadece paraya hizmet eder olmuş, aydın takımı da o bilime tapıyor!!... yahu direk paraya tapın, daha iyi... ben onlara "cahilsiniz, aydın maydın değil" dediğimde de kızıyorlar... ne diyeyim?... "etik değilsiniz" diyeyim bari... etiğin de türkçesi sakat:))... neyse... ulaştığım sonuç bu...
gerçi o entel takım; sadece bilimde değil, her konuda parası ve gücü olana tapıyor artık... eski bilim de, eski münevverler de kalmadı azizim... bu kadar uyduruk bir aydın tabaka anca bu kadar uyduruk bir bilimin yobazı olabilir zaten...
Yorumlar
Yorum Gönder